​Gündem ​Kişisel Gelişim
Photo of author

Barış Manço:Sembolik Etkileşimcilik Işığında Bir Efsane (2024)

Nereden Başlasam

Seçim sürecini ele aldığımız yazı dizisini aslında tamamlamadık. Ama sürekli aynı konu etrafında dönüp durunca benim de enerjim düşüyor. Enerjim düşünce de mutlaka müzik dinlerim. (Benim) Netfilixim aslında Spotify. Netflix üyeliği almıyorum çünkü o zaman müzik dinleyebileceğim sürede dizilere dönerim ki bunu asla istemiyorum. Tam böyle bir andayken ve gene Barış Manço dinlerken bir şey beni dürttü ve neden olmasın? dedim. Ve işte buradayız fakat;

Barış Manço hakkında yazı yazmak…

Zor ama deneyeceğim.

Kendisinin vefat haberini aldığımda da kaderin ilginç bir tesadüfü, Barış Manço’yu dinliyordum. 1 hafta kendime gelemedim. Her ölüm erkendir ama Barış Manço’nun aramızdan bedenen ayrılışını çok uzun süre kabullenemedim. Yıllar geçti yeri hala aynı. Sadece tanışma fırsatı bulamadığım için hafif bir burukluğum var, sanırım o burukluk benimle yaşayıp benimle gidecek.

Ve Barış Manço’nun “Anlıyorsun Değil mi?” şarkısı benim için en özel yere sahiptir. Bu şarkı hayatımın ilk hiti ve çocukluğumun değişmez bir numarasıdır. Hatta kendimi bildim bileli hatırladığım ilk şarkıdır. Asla yerine başka bir şarkıyı koymayı düşünmedim. Çocukluğuma dönmeme neden olan ve her duyduğumda o masum günleri hatırlatan bu efsanevi şarkı, “Yeni bir Gün” albümündeki unutulmaz eserlerden biridir. Ne zaman dinlesem çocukluğuma döner, sokağa çıkar ve yağmurda kağıttan gemiler yüzdürürüm.  

Şu anda 71.000’den fazla tek tek seçilmiş şarkının bulunduğu Spotify müzik listemde, ilk üç sıradaki şarkıdan ilk ikisi Barış Manço’ya ait. Bu iki şarkı “”Anlıyorsun Değil mi?” ve “Alla Beni Pulla Beni”dir. Manço’nun 70’ler ve 80’lerdeki müziği, kalite ve özgünlük konusunda referans noktam. Üçüncü sırada ise gene çocukluk kahramanım Carlos Santana’nın “Luz Amor Y Vida”sı bulunuyor. Tabi o da başka bir hikaye… Bazen düşünüyorum, acaba Barış Manço ve Carlos Santana 70’li yıllarda bir araya gelip ortak bir albüm yapsalardı nasıl olurdu? Özellikle “Little Darling (We’ll be kissing)” şarkısında Santana’nın gitar sololarıyla, Barış Manço’nun tarzının harmanlanması muazzam bir müzikal deneyim yaratabilirdi.

Barış Manço ile ilgili sosyo-politik-tarihsel analizlere girişeceğim yalnız öncelikle daha yeni 2023’ü bitirip 2024 yılına girmişken Barış Manço’nun “2023” albümü hakkında fikirlerimi paylaşmak isterim. Konu bu analizin ardından sembolik etkileşimcilik nedir’i anlatmamla devam edecek. Ama bu anlatımdan önce benim gibi bir insanı Barış Manço’nun neden bu kadar etkilediğini (Barış Manço’nun neden sembolik etkileşim kültüm olduğunu) bu teknik analiz ile sanırım daha iyi anlayacaksınız.

Barış Manço, 1970’lerin ortalarında Türkiye’de ortaya çıkan vizyoner müziğin zengin dokusunu incelerken, avangart katkılarıyla övgüyü hak eden önemli bir figür olarak ortaya çıkmıştır. Türk popunda çağ açmış ve doğal olarak da çağ kapamıştır. Çünkü o dönemde müzik yapan dünya yıldızları uyuşturucu desteği ile ilerlerken, Barış Manço kalbinin saflığı ve sırtını asla dönmediği Anadolu’nun kuvvetli kültürüne yaslanıyordu.

Bu dönemde İstanbul’da müzikal sentezleyicilerin ortaya çıkışı, ülkenin müzik sahnesinde kayda değer bir “psychedelic” funk ve rock patlamayla aynı zamana denk gelir. Ama dediğim gibi… durum Barış Manço için farklıydı. Beni Barış Manço’nun mirasını anlatmaya zorlayan şey sadece tesadüf değil; daha ziyade, onun müzikal deneyler alanındaki hünerinin bir kanıtı olan ‘2023’ albümünün ilgi çekici cazibesi.

‘2023’ 1975’te sokakları süslediğinde, Barış Manço başarılı bir pop yıldızı ve televizyon sunucusu olarak statüsünü çoktan sağlamlaştırmıştı. Onu diğerlerinden ayıran şey, geleneksel kariyer normlarına meydan okuyan bir hareketle, ana akım dinleyicisine geleceğe dönük bir konsept LP olan ‘2023’ü sunma cüretidir. Bu sapma, Türk folk ve rock dünyasındaki çağdaşları gibi Manço’nun da ilk albümünün hit şarkılardan oluşan bir derleme olduğu düşünüldüğünde özellikle dikkate değer. Çünkü büyük bir risk almıştı.

‘2023’, dinleyicileri eksantrik ve uzak “sonik” manzaralarda gezdiren müzikal bir “odyssey” olarak ortaya çıkar. Erkin Koray’ın ‘Elektronik Türküler’i ya da Selda Bağcan’ın çığır açan albümleri ile karşılaştırmak iddialı olsa da (Nüans farkları çok fazla) Barış Manço’nun synthesizer’a tam teslimiyeti onu farklı kılar. Bu dönemin Türk müziği mozaiğinde, psychedelic funk ve elektroniğin sentezi, kök Türk unsurlarıyla sorunsuz bir şekilde iç içe geçmiş ve ‘2023’ bu kültürler arası füzyonun göksel bir tezahürü olarak hizmet etmiştir. Efsaneler efsanesi bir albümdür. Yadsınamaz.

İsterseniz bu dediklerimi birkaç kanıt ile açayım. Sanırım bu konuda yazılmış bir kaynakça yok ama tecrübelerime göre Manço, Korg 700S, ARP Solina String synthesizer ve elektronik davul gibi enstrümanları içeren bu ses yolculuğu hazırlarken kullanılan ekipmanı düşünceli bir şekilde kataloglamış ve analog çağı kapatmıştı ( ya da ona yeni bir pencere açmıştı). Albümün açılış parçası olan ‘Kayalarin Oğlu’nda akan su ve titrek synth yaylıları, bende The Human League’in sonraki çalışmalarını anımsatan atmosferik bir tuval yaratıyor. Albüme adını veren parça, farklı elektronik ses manzaralarını kateden progresif bir başyapıt olarak öne çıkarken, ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’, “hassas” bir baladı filtreden geçen synth ve flüt ile birleştiriyor. Bunu daha önce kimse düşünmemişti.

Eser, kuş sesleri, Türk yaylıları ve sentezlenmiş arabesklerden oluşan bir senfoni olan 13 dakikalık epik ‘Baykoca Destanı’ ile doruğa ulaşıyor. Manço’nun efsanevi grubu Kurtalan Ekspres, albüm boyunca çarpıcı performanslar sergiliyor ve bu performans kapanış parçası ‘Kol Bastı’nın dumanlı funk parlaklığıyla zirveye ulaşıyor. Albüm zarif bir şekilde sona ererken, korno bölümü ve wah-wah gitar, Manço’nun “zafer kazanılacaksa ben kazanırım” tadındaki synth solosuyla tamamlanan canlı bir resitale dönüşüyor.

Şu anda da bu albümü dinliyorum. Mükemmel. Organik. Zorlamasız. “Biz” aslında… Hani şu bize kaybettirilen “Biz”. Ona ait ne varsa unutacaksınız denen “Biz”.

Ne yazık ki Barış Manço’nun zamansal yolculuğu 1999’da sona erdi ve 21. yüzyılın gelişimine tanıklık etmesini engelledi. Yine de onun coşkulu ve ilham verici gelecek vizyonu, şu anda yaşadığımız çalkantılı zamanlarla keskin bir tezat oluşturarak dokunaklı bir miras olarak kalmaya devam ediyor.


Hakkında

Barış Manço, 2 Ocak 1943 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelmiş, müzik kariyerine Galatasaray Lisesi’nde sahnelerle tanışarak başlamış bir sanatçıdır. Lise eğitimini tamamladıktan sonra yüksek öğrenim için Belçika’daki Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi’ne gitmiştir. Sanatçının müzikal kariyeri, Kurtalan Ekspres adlı grubuyla birlikte Türkiye’de ve yurtdışında birçok ülkede konserler vererek önemli bir noktaya ulaşmıştır. 200’den fazla beste yaparak 12 altın ve 1 platin albüm kazanmış, bu besteler farklı dillere çevrilerek birçok sanatçı tarafından seslendirilmiştir.

Barış Manço, sadece müzik kimliğiyle değil, aynı zamanda televizyon dünyasında da iz bırakmış bir isimdir. “7’den 77’ye” adlı eğlence ve kültür programı, Türk televizyonculuğunda 378 kez ekrana gelerek unutulmaz bir rekor kırmıştır. Ayrıca Manço’nun sanat kariyeri sadece müzikle sınırlı kalmamıştır. 2 Ocak 1975 tarihli “Baba Bizi Eversene” adlı sinema filmi, sanatçının başrolünde yer aldığı ve Kurtalan Ekspres ile birlikte müziklerini yaptığı tek sinema deneyimidir. Kemal Sunal filmleri gibi, televizyonda ne zaman rastlasam izlerim.

Eğitim alanında da önemli bir katkısı olan Manço, eşi Lale Manço ile birlikte İstanbul’un Tuzla ilçesinde bir okul yaptırmıştır. Tuzla Barış Manço İlköğretim Okulu, temel eğitimin beş yıldan 8 yıla çıkarılmasına destek olma amacını taşımıştır.

Barış Manço, Türkiye Cumhuriyeti’nde Barış ismini taşıyan ilk kişi olmasıyla bilinen, 80’ler ve 90’lar kuşağının ‘Barış Abi’ olarak adlandırdığı, “10” Numara’nın kalıcı sahibi, bir ozan, şair, besteci, program sunucusu ve sanatçı olarak toplumun her kesimine hitap eden bir figürdür. Hayatı boyunca birçok ödül kazanan sanatçı, sadece ülkesinde değil, aynı zamanda yurtdışında da ödüllerle onurlandırılmış ve Belçika ve Fransa devletleri tarafından devlet madalyası ile ödüllendirilmiştir. Bazı ödülleri şu şekildedir:

  • Belçika Kültür Elçisi Ödülü- 1991
  • Türkiye Devlet Sanatçısı – 1991
  • Prof. Dr. Umay GÜNEY’in önerisiyle 1991 yılında Hacettepe Üniversitesi’nden fahri doktora derecesi alması
  • 1991, Japonya’da Soka Üniversitesi Kültür Elçisi Ödülü
  • 1991, Belçika Krallığı Leopold II Şövalye Nişanı gibi ödüller bulunmaktadır

 (Barış Manço Mix. https://www.barismancomix.com/biografi/odulleri.php)

Barış Manço şarkılarında herkesin kendine ait bir şey bulabileceğini ifade etmiştir. Şarkılarında bazen çocukların zevkine hitap ettiğini, bazen de müziği öyle bir şekilde yaptığını söylemiş ve hatta yetişkinlerin bile anlamayabileceği bir tarzda müzik yaptığını belirtmiştir.

Bir röportajında müziği anlayışını şu şekilde ifade etmiştir: “3 yaşından 93 yaşına kadar herkese hitap edecek bir müzik türü aradım ve sonunda buldum.” Başka bir röportajında ise, “İki buçuk yaşındaki bir çocuğun bile anlayabileceği şarkılar yapabilirim. Ve bazıları için şarkılarım o kadar ince detaylara sahiptir ki, kırk yıl düşünmesine rağmen hala ‘Bu adam ne demek istiyor?’ diye sormak zorunda kalabilirler. Yani, ‘Arkadaşım Eşek’ ile ‘Dört Kapı’ şarkıları arasında inanılmaz bir uçurum var.” diyerek herkesin şarkılarında kendine ait bir şey bulabileceğini vurgulamıştır.(https://www.barismancomix.com/biografi/roportajlari-bakigunay.php).

Aynı röportajda, “Röportajlarımda her zaman bahsettiğim bir şey var: Kimse boşuna dünyaya gelmez. Yaratıcı, bize belirli işleri yapmak için bu Dünya’ya gönderdi; bu inancım budur. Bu nedenle, çocuklara hizmet etmek görevlerim arasında yer alıyor. Bu karar zaten en yüce otorite tarafından alınmıştır.” diyerek özellikle çocuklar için eserler ürettiğini ifade etmiştir  (https://www.barismancomix.com/biografi/roportajlari-bakigunay.php).

Barış Manço’nun müzik anlayışı ve eserleri, onun sadece müzikle kalmayıp aynı zamanda yaşam felsefesini ve toplumsal sorumluluğunu da içeren bir sanatçı olduğunu gösterir. Çocuklara hizmet etme amacını vurgulayarak, onun sanatının sadece melodik güzelliklerle değil, aynı zamanda toplumsal değerlerle de derin bir bağ kurduğunu anlamak mümkündür.

Sanatçının müzik kariyerindeki son albümü “Barış Manço Live In Japan” (1996), Japonya’daki konserinin canlı kayıtlarını içermektedir. Bu albüm, Manço’nun hayatını kaybetmeden önce yayınladığı son albüm olma özelliğini taşımaktadır. Barış Manço’nun vefatı, Türkiye genelinde büyük bir üzüntüye yol açmıştır. 31 Ocak 1999’da İstanbul’da geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren sanatçının cenazesi, devlet töreniyle defnedilmiş ve Türk televizyonculuğuna büyük bir boşluk bırakmıştır.

Sıra geldi bu mirasın önemini parlatmaya ve çalkantılı zamanlarda eksik olan şeylerin “teknik” teşhisini koymaya.

İşte şimdi gerçekten başlayabiliriz.


Giriş

Sembolik etkileşimcilik, bireylerin nesnelere yüklediği anlamların, toplumsal etkileşimlerle şekillendiğini vurgulayan bir sosyolojik yaklaşımdır. Bu bağlamda, günlük yaşamın bir parçası olarak nitelendirilen eylemler, sosyal medya paylaşımları, müzik tercihleri, kıyafet seçimleri ve diğer bireysel davranış biçimleri, bireylerin toplum içindeki etkileşimleri sonucunda belirlenir. Müzik, sembolik etkileşimcilik bağlamında çok ama çok önemli bir rol oynar. Bireyler, müzik aracılığıyla duygusal ifadelerde bulunabilir, sosyal bağlar kurabilir ve toplumsal değerleri paylaşabilir. Yapılan çalışmalar, müziğin sadece eğlence aracı olmanın ötesine geçtiğini ve bilim, sanat ve eğitim gibi farklı alanlarda önemli görevler üstlendiğini göstermektedir.

Mesela protokollerde bile İstanbul’a Constantinople demekte ısrar eden batılı ülkelere tek bir şarkı ile cevap verilmiş ve bu cevap zamanla karşı tezi hiçbir ek çaba göstermeden yok etmiştir. Yani kronizm vasıtasıyla yıpratılan Türk istihbaratının artık unutulmaya yüz tutmuş güzel bir karşı operasyonu; eski güzel günler diyelim…

Müzik, bireylerin oluşturduğu kültürün temel bir bileşeni olarak toplumsal etkileşimlerden doğar ve gelişir. Toplumsal olaylardan etkilenerek kendi evrimini geçiren müzik, zaman içinde toplumun değerlerini, duygularını ve yaşantılarını yansıtan bir ayna haline gelir. Aşk, saygı, yardımseverlik gibi değerler, müzik aracılığıyla sözlü olarak ifade edilir ve paylaşılır.

Müzik, sosyal kimliklerin yansıdığı sosyolojik betimleme alanına dönüşerek bireylerin kendilerini ifade etmek için kullandığı önemli bir sosyal araç haline gelir. Barış Manço’nun eserleri, bu bağlamda öne çıkan bir örnektir. Manço, müzisyen ve kültür aktarıcısı kimliğiyle toplumcu bir bakış açısı benimseyerek, atasözleri, deyimler ve halk deyişlerinden ilham alarak eserlerini üretmiştir. Onun müziği, sosyal olaylara duyarlılığını yansıtarak toplumda sembolik bir öneme sahip olmuştur.

Barış Manço’nun Şarkılarında Kullandığı Atasözlerinden Örnekler:

“Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü”

“Altın yere düşmekle pul olmaz”

“Armudun iyisini ayılar yer”

 “Aşığın gözü kördür”

“Ateş düştüğü yeri yakar”

“Baba oğluna bir bağ bağışlamış, oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş”

“Balcının var bal tası, oduncunun var baltası”

“Bir çiçekle yaz olmaz”

“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır”

“Canı kaymak isteyen, mandayı yanında taşır”

“Çivi çiviyi söker”

“Davul dengi dengine çalar”

“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”

“Dünya Süleyman’a bile kalmamış”

“Evdeki hesap çarşıya uymaz”

“Gönül ferman dinlemez”.

Barış Manço’nun Şarkılarında Kullandığı Deyimlerden Örnekler:

 “Abbas yolcu”

“Binin yarısı beş yüz”

“Boşa koysam dolmaz, doluya koysam almaz”

“Çevir kazı yanmasın”

“Deveye hendek atlatmak”

“Halep ordaysa arşın burada”

“Kuş uçmaz kervan geçmez”

“Mercimeği fırına vermek”

“Saldım çayıra, Mevla’m kayıra”

“Su üstüne yazı yazmak”.

Barış Manço’nun şarkı sözlerinde yüklü olan değerler, geniş bir yelpazede toplumsal ve kişisel ilkeleri kapsamaktadır. Özellikle vurgulanan kavramlar, saygı, sevgi, duyarlılık, kanaatkârlık, paylaşma, vefa, görgü, insan değerine saygı, sabır, aile birliği, bağımsızlık, barışseverlik, dostluk, merhamet, affedicilik, cömertlik, çalışkanlık, dürüstlük, hoşgörü, iyi niyet, misafirperverlik ve sadelik gibi evrensel ve güçlü değerlerdir. Bu noktaya biraz sonra tekrar temas edeceğim.

Manço’nun eserleri, sözlerindeki bu değerleri farklı semboller ve metaforlar aracılığıyla ifade ederek, akıcı ve anlaşılır bir Türkçe ile dinleyicilere ulaştırır. Onun eserlerinin etkileyici olmasının temel nedenlerinden biri de bu değerleri sade ve anlaşılır bir dilde aktarabilme yeteneğidir. Bu özelliği sayesinde Manço, geniş bir yaş grubuna hitap ederek toplumsal bütünlüğün oluşmasına önemli bir katkı sağlamıştır.

Özellikle Barış Manço’nun şarkıları, Türk kültürüne kök salmış değerleri Türkistan’dan günümüze uzanan bir bakış açısıyla ele alır. Bu eserler, geçmişle gelecek arasında bir köprü kurarak kültürel bağları güçlendirir. İşte bu yüzden Manço, sadece ulusal değil aynı zamanda uluslararası bir sanat ve kültür elçisi olarak da anılmaktadır. Şarkıları, sınırları aşan evrensel mesajlarıyla insanları bir araya getirme ve anlama noktasında önemli bir rol oynamıştır. Barış Manço’nun müziği, içerdiği derin anlamlar ve değerlerle sadece bir sanat eseri olmanın ötesine geçerek toplumsal bir etki yaratmış, dinleyicilerine yaşamlarında rehberlik eden bir kaynak haline gelmiştir.

https://www.facebook.com/watch/?v=1125331628085692

Kutlu tini şad, mekanı uçmağ olsun.

Sembolik Etkileşimcilik Işığında Bir Efsane: Barış Manço
Sembolik Etkileşimcilik Işığında Bir Efsane: Barış Manço

Müzikal Karakteri

Eğitici ve öğretici bir yaklaşımla birçok konuyu işleyen Manço, aynı zamanda geleneksel Türk kültürüne ait otantik motifleri şarkılarına ustaca entegre etmiştir. Bu, onun sadece bir müzik sanatçısı olmanın ötesinde bir kültür taşıyıcısı ve öğretici olarak anılmasına katkı sağlamıştır. Barış Manço, müziğinde Türk kültürünü, töresini ve tarihini işleyerek çağdaş sanat akımlarından ayrılan bir yol izlemiştir. Özellikle “Halil İbrahim Sofrası,” “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa,” “Estergon Kalesi,” “Kayaların Oğlu,” “Küheylan,” “Genç Osman” gibi eserleri, Türk milli şuurunu müziğine ustalıkla yansıtarak kendine özgü bir sanat anlayışını ortaya koymuştur.

Manço’nun müziğindeki bu milli şuuru benimsemesi, Türk kültürüne olan derin bağlılığı ve eserlerindeki zengin anlam katmanları, toplumda hızla kabul görmesine ve benimsenmesine neden olmuştur. Sadece sevgi ve aşk temalarına odaklanmak yerine, Manço eserlerinde halk hayatını resmederek, geleneksel yaşamın güzelliklerine vurgu yapmış ve doğa sevgisini işlemiştir. Sanatçı, müziği aracılığıyla sadece duygusal bir bağ kurmakla kalmamış, aynı zamanda toplumsal değerleri ve normları çocuklara öğretmeye, büyüklere de hatırlatmaya çalışmıştır. Bugün hangi pop sanatçısında bu özellikleri bir arada görebiliyoruz? Eğer ben kaçırdıysam lütfen bana örneğini gösterin ki öğreneyim.

Barış Manço, kendini insana ve topluma karşı sorumlu ve borçlu hisseden bir aydın olarak, müziğini düşüncelerini aktarmak için bir araç olarak görmüş ve bu düşünceleri bazen müzik eşliğinde daha etkileyici bir şekilde ifade etmiştir. Bu bakış açısı, Manço’nun sanatının sadece bir eğlence aracı olmanın ötesinde bir anlam taşımasına katkı sağlamıştır. Bu konu binlerce yıldır hiç değişmemiştir. Aristoteles’in estetik anlayışında bile, müziğin karakter geliştirmesi, dinleyicide aksiyon halinde tepki oluşturması, ilham verici olması ve duygu üretimi sağlaması önemli bir yer tutar. Bu perspektiften bakıldığında, Barış Manço’nun müziği, sadece melodik bir ses akışı değil, aynı zamanda dinleyicisinde derin etkiler bırakan bir sanat eseri olarak öne çıkar.

Manço’nun eserleri, melodik yapıları, sözleri ve ritimleriyle dinleyicide güçlü bir duygusal tepki oluşturarak aksiyona yönlendirir. Manço, sadece müziğiyle değil, aynı zamanda sözleriyle de dinleyicilerine ilham verici mesajlar iletmeye odaklanır. Aristoteles’in vurguladığı gibi, ahlaki değerlere uygun melodiler (Mesela 440 Hz yerine 432 Hz) ya da sözler  seçmek, Manço’nun müziğinin temelini oluşturur. Sanatçının eserleri, Türk kültürünün köklerine derinlemesine temas ederken, toplumsal değerlere saygı gösterir. Barış Manço’nun yaptıkları, sadece bir müzikal performans değil, aynı zamanda etkileyici bir sanat eseri olarak anılmayı hak eder. Onun müziği, dinleyicilerine duygusal zenginlikler sunmanın ötesinde, ahlaki bir derinlik ve toplumsal bilinç kazandırma amacını taşır. Bu açıdan, Manço’nun eserleri Aristoteles’in estetik anlayışıyla uyum içinde birleşir, dinleyicileri üzerinde kalıcı bir etki bırakır.

Barış Manço’nun müziği, tarihi olaylar, olgular ve karakterlerle sıkça iç içe geçmiş; aynı zamanda Türk-İslam ve hatta İslam öncesi Kök Türk kültüründen izler taşıyan kadim konuları eserlerinde başarıyla yansıtmıştır. Manço’nun müziği, sadece melodik bir akış değil, aynı zamanda derin kültürel köklerle beslenen bir anlam zenginliği taşır. Manço, müziğinin temelini oluşturan etkileşimleri şu şekilde ifade etmiştir: “Buraya üç ay usul ders alarak gelmedim. Bugün yaptığımız müziklerde Hititlerden – Erzurum Baş Barı’na kadar Anadolu müzik evrimin araştırması vardır.”

Manço’nun eserlerinde,

Ahi Evran (Nasrettin Hoca’nın mizahı) & Barış Manço İlişkisi:

Türk halkının sevilen mizah sembolü Nasreddin Hoca, hazır cevaplığı, doğruyu nazik bir şekilde ifade etmesi ve hatta kendiyle alay etme yeteneğiyle tanınan bir karakterdir. Onun fıkraları genellikle günlük yaşamın sıradan durumlarını konu alır. Tarlasında çalışır, eşeğine binip odun kesmeye gider veya eviyle ilgili komik durumlarla karşılaşır. Aynı zamanda farklı rollerde de ortaya çıkabilir; âlim, kadı, hekim veya elçi gibi figürlerle hikayelerde yer alır. Rumi’nin ona ihaneti, Anadolu’da devam eden türbülansın da en önemli sebebidir. Barış Manço onu unutmamıştır.

Nasreddin Hoca’nın mizahi öğeleri, bilimsel bir bakış açısıyla incelendiğinde, onun devlete vezir veya kadı olarak hizmet ettiği, fıkhî ve kelamî konularda bilgi sahibi olduğu, aynı zamanda bir sufi ve bilge olarak anıldığı görülmektedir. Bu, Hoca’nın karakterinin sadece mizahla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda derin düşünsel ve bilimsel bir içeriğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

Barış Manço’nun sanatıyla Nasreddin Hoca arasında benzerlikler bulunmaktadır. Manço, şarkıları aracılığıyla Türk kültürünü günümüz perspektifiyle yorumlamış, geleneksel değerleri ve halk yaşantısını melodik bir formda anlatmıştır. Her ikisi de kendi dönemlerinde, farklı sanat disiplinlerinde, geleneksel Türk kültürünü benzer bir mizahi ve düşünsel yaklaşımla ifade etmişlerdir.

Nasreddin Hoca’nın hikayelerindeki hazır cevaplık ve derinlik, Barış Manço’nun şarkılarında da yansır. Manço, sözlerinde sıkça halk deyişlerini, atasözlerini ve geleneksel öğeleri kullanarak dinleyiciye güçlü bir mesaj iletmeyi hedefler (ki bundan daha önce bahsetmiştik). Bu, Nasreddin Hoca’nın mizah anlayışının, Barış Manço’nun müziğindeki derin düşünceyle buluştuğunu gösterir.

Her iki özel karakter de Türk kültürünü temsil etme konusunda benzer bir sorumluluk hissi taşımıştır. Hem Nasreddin Hoca’nın mizahi zekâsı hem de Barış Manço’nun müziği, geleneksel ve modern unsurları bir araya getirerek Türk kültürünün zenginliğini günümüze taşır. Bu benzerlik, her iki sanatçının da izleyici ve dinleyici üzerinde etkileyici bir sentez oluşturarak kültürel mirası yaşatma çabalarını vurgular.

Hacı Bektaş Veli’nin felsefesi & Barış Manço İlişkisi:

Hacı Bektaş Veli’nin özellikle eğitim anlayışı, ahlaki değerlerin etrafında şekillenen hümanist bir yaklaşıma dayanmaktadır. Bu düşünce yapısı, onun akıl ve ilime büyük bir önem verdiğini ortaya koyar. Hacı Bektaş Veli’nin eğitim felsefesinde göze çarpan unsurlar arasında mürşide bağlılık, bireysel farklılıklara saygı, aşamalı eğitim ve eşitlik gibi temel ilkeler bulunmaktadır.

Hacı Bektaş Veli’nin eğitim anlayışı, sadece bireyin bilgi ve beceri kazanmasıyla değil, aynı zamanda ahlaki değerlerin geliştirilmesi ve karakterin şekillenmesiyle de ilgilenir. Bu, eğitimin sadece zihinsel gelişimle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda insanın içsel dünyasına yönelik derin bir anlayışı içerdiğini gösterir.

Mürşide bağlılık, Hacı Bektaş Veli’nin öğrencilerinin manevi rehberine olan derin bağlılığını ifade eder. Bu bağlılık, öğrencilerin manevi yönlendirmelerle yetişmelerini ve ahlaki değerlere daha fazla vurgu yapmalarını sağlar. Ayrıca, bireysel farklılıklara saygı göstermek ve her bireyin kendi potansiyelini en üst düzeye çıkarmasına izin vermek, Hacı Bektaş Veli’nin eğitim anlayışının temel taşlarından biridir.

Aşamalı eğitim, öğrencilerin kademeli olarak bilgi ve deneyim kazanmalarını amaçlar. Bu, öğrencilerin bireysel gelişimlerine uygun bir hızda ilerlemelerine olanak tanır ve her aşamada gerekli olan değerleri öğrenmelerine olanak sağlar. Eşitlik ilkesi ise Hacı Bektaş Veli’nin eğitim anlayışında, herkesin eşit fırsatlara sahip olması gerektiği düşüncesini yansıtır.

Benzer Şekilde Barış Manço’da toplumu aydınlatmayı görev edinmiş ve özellikle diri olmanın ahlaktan geleceğini her şarkısında, her TV programında ve her söyleşisinde örneklendirmiştir.

Dede Korkut’un töre, gelenek ve dinamizmi & Barış Manço İlişkisi:

Dede Korkut ve Barış Manço, farklı dönemlerde yaşamış olmalarına rağmen Türk kültürünün zengin dokusunu benzer temalar ve değerler etrafında işleyerek anlamak ve ifade etmek adına önemli figürlerdir. Dede Korkut, Oğuz Türkleri’nin destanlarını içeren efsanevi bir karakter olarak bilinir. Oğuz Kağan Destanı’nda anlatıcılık yapmış ve Türk kültürünün temel unsurlarını, erdemleri ve kahramanlık anlayışını işlemiştir.

Barış Manço ise müziğinde Türk kültürüne olan derin bağlılığı ve geleneksel değerleri özgün bir şekilde işleme konusundaki yaklaşımı, onu Dede Korkut’un izinden gelen bir sanatçı olarak tanımlamamıza neden olabilir. Manço’nun şarkıları, sadece müzikal açıdan değil, aynı zamanda sözleriyle de Türk kültürünün zenginliğini yansıtır. Halk deyişleri, atasözleri ve geleneksel öğeler, Manço’nun eserlerinde sıkça karşımıza çıkar, bu da onun müziğini bir tür modern destan haline getirir.

Her ne kadar tarihî dönemleri ayıran bir coğrafyada yaşamış olsalar da Dede Korkut ve Barış Manço, Türk kültürünü temsil etme konusunda benzer bir sorumluluk hissi taşımışlardır. Her ikisi de kendi dönemlerinde kültürel mirası günümüze taşıma amacı güderek, toplumlarına kökleriyle barışık bir şekilde ilham vermişlerdir. Bu bağlamda, Manço’nun müziği, Türk kültürünün köklü geçmişini günümüzle başarıyla buluşturan nadir yeteneklerden birinin ürünüdür.

İşin komik yanı ise Moğollar ile birleşen Manço, çıktıkları Anadolu turnesinin Kütahya ayağında Manço’ya göre uzun saçları yüzünden tehdit edildikten sonra tur otobüslerine dinamitle saldırı düzenlendi. Konserin hemen sonrasında meydana gelen patlamada kimse yara almadı. Yani Barış Manço aslında Eski Türklerin saçlarının aslen uzun olduğunu ve bıyıklarının sıklıkla yukarı doğru bırakıldığını (Barış Manço aşağı sarkıtırdı çünkü yurt dışına geçirdiği bir trafik kazası dolayısıyla ağız çevresinde çok fazla yara izi vardı) bilmeyenler tarafından, hem de Kök Türk kültürüne hakimken öldürülmeye çalışılmıştı. Klasik Türkiye..

Öte yandan Şubat 1973’te yayınlanmış olan Küheylan, Manço’nun isminin sağcıya çıkmasına neden olan ilk eserdi. Parçada geçen Aslıhan, Neslihan, özümüze dönelim gibi sözler Orta Asya özlemi olarak algılanmıştır. Bu plağı 1973 yılının ağustos ayında yayınlanan, Manço’nun askerliğinin sonlarında tamamlamış olduğu Hey Koca Topçu/Genç Osman plağı takip etti. Genç Osman’ın da bir serhat türküsü olması Manço’nun ülkücü olarak eleştirilmesine neden olacaktı.

70’lerin ortalarına doğru Cem Karaca solun Barış Manço ise sağın sembolü olarak görülüyordu. Ancak konserlerinde kendisine bozkurt işareti yapanlara biz sadece sizin için gelmedik buradaki herkes için geldik diyerek Hey Koca topçuyu istek yapanları sol yumruğunu havaya kaldırarak protesto edecekti. Yani Barış Manço çağının çok ilerisindeydi, ama sıklıkla anlaşılamadı.


Değerleri

Barış Manço, yaptığı programlarda ve söylediği şarkılarda her zaman eğitici unsurları öne çıkardı. Kültürümüz için, müziği aracılığıyla efsanelerimizi, deyimlerimizi ve hikayelerimizi dinleyicilere ve izleyicilere tanıtmak isteyen bir sanatçıydı ve bunu çok iyi bir şekilde başardı (Çobanoğlu, 2000). Şarkılarında genellikle “Barış der ki” sözleriyle başlayan dörtlüklerin çoğunda, bize Dadaloğlu’nu veya Karacaoğlan’ı hatırlattı ve şarkılarıyla bize sevgi, saygı ve dürüstlük değerlerini öğretti.

Barış Manço, bize manevi değerlerimize saygı göstermeyi ve geleneksel değerlerimizi korumayı öğreten bir şairdi (Erdoğan, 2015, s. 119). Değerler, bütünlük ağı gibi sıkıca birbirine bağlıdır ve ayrı ayrı düşünülemezler. Değerler soyut kavramlardır ve birbirinden bağımsız olarak ele alınmamalıdır. Bu nedenle, değerler eğitimi geleneksel yöntemlerle öğretilmez; bunun yerine soyut olmaları nedeniyle somutlaştırma yoluyla öğretilmelidir. Somutlaştırma için, çocukların ilgisini çekecek, öğrenirken eğlenebilecekleri filmler, resimler veya şarkılar gibi etkinlikleri hazırlamanın gerekliliği düşünülmektedir.

Türk derslerinde kullanılan anahtar öğeler olan metinler, edebi eserler, şarkı sözleri ve şiirler, diğer derslere kıyasla daha fazla Türk dersinde kullanılmaktadır. Bu eserlere, değerler eğitiminde daha fazla yer verilmektedir (Özbay & Tahşi, 2011). Birçok araştırmadan açıkça anlaşılacağı gibi, Barış Manço eserlerinde toplumsal, kültürel ve evrensel değerleri somutlaştırmış ve bu eserlerdeki değerlere örnek teşkil eden şarkılar ve sözler üretmiştir. Programının adının da belirttiği gibi “7’den 77’ye”, herkesin anlayabileceği bir şekilde eserler üretmiş, ancak toplumun küçük bir kısmını oluşturan bir kesim de bu eserlerden nasibini almıştır.

Araştırmanın sonucunda, Barış Manço’nun şarkı sözlerinde; saygı, sevgi, duyarlılık, kanaatkâr olma, paylaşma, vefalı olma, görgülü olma, insana değer verme, sabır, aile birliğine önem verme, bağımsızlığa önem verme, barışsever olma, dostluk, merhamet, namuslu olma, sağlıklı olmaya önem verme, şükretme, affedici olma, cömertlik, çalışkanlık, dürüstlük, hoşgörü, iyi niyetli olma, misafirperverlik, mürüvvet, onurlu olmak, sadelik gibi değerler tespit edilmiştir. Ayrıca, Barış Manço’nun şarkılarında; helâl kazanç, selamlaşma, dünya malına tamâh etmeme, eşitlik, kul hakkı yememe, bereket, nasip/kısmet, işini iyi yapma, helâlleşme gibi değerleri güçlendiren ve bu değerlerin sergilenmesini sağlayan davranışlar, tutumlar, inançlar ve kavramlar tespit edilmiştir. Bu nedenle değer eğitimi bağlamında, Barış Manço’nun şarkıları çeşitli derslerde etkinlik hazırlamak için kullanılabilir.

Coşkun, Keskin ve Akyıldız (2021), “Barış Manço Şarkılarında Değerler” adlı çalışmalarında, Barış Manço’nun albümlerinde yer alan 251 şarkıyı bu değerler açısından inceledi. Araştırmalarının sonucunda, Barış Manço’nun şarkı sözlerinde sevgi, saygı, duyarlılık, tutumluluk, paylaşma, sadakat, minnettarlık ve affetme gibi değerleri belirlediler. Bu araştırmada, sözleri ve müziği Barış Manço’ya ait olan 93 eser incelenmiş ve bu eserler, MEB 2018 Türkçe Dersi müfredatında tanımlanan on temel değeri içerip içermedikleri açısından içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırmanın sonucunda, her eserin en az iki temel değeri içerdiği tespit edilmiştir. Araştırmada yer alan eserler ve değerler farklı olsa da, bu konuda tutarlılık gösterdiği görülmektedir.

Dürüstlük ve Çalışkanlık

Barış Manço’nun eserlerinde belirgin bir şekilde vurgulanan değerlerden biri dürüstlüktür. “Eğri Eğri Doğru Doğru Eğri Büğrü” adlı eserindeki “Bir gün dönsem sözümden, düşerim dost gözünden” dizeleriyle sözünde durma ve dürüstlük vurgusu yaparken, “Olmaya Devlet Cihanda” adlı eserindeki “Doğru tartan esnaf rahat huzurlu gezer” dizeleriyle de çalışkanlık değerine dikkat çekmektedir.

Kâtip Arzu Halim adlı eserdeki “Kurban olam kalem tutan ellere” dizeleri, çalışkanlık değerini öne çıkarmaktadır. Aynı şekilde “Anahtar” adlı eserdeki “Sınıfın en güzel kızı o yalnız geziyor kimse ona yaklaşamıyor, yine koltuğunda koca koca kitaplar kütüphaneden geliyor” dizeleri, çalışkanlığın yanı sıra başarı ve bilgiye verilen önemi de yansıtmaktadır.

Eşitlik ve Yardımseverlik

Barış Manço’nun eserlerinde önemli bir değer olan eşitliği vurgulayan örnekler de dikkat çekicidir. “Ne Kadar Mutluyuz” adlı eserdeki “Karşılıklı oturur konuşuruz, belli bir yerde, erkek kadın diye bir ayırım yapılamaz” dizeleri, cinsiyet eşitliğine vurgu yaparken, “Bir Selam Sana” adlı eserdeki “Uzat elini korkma bak beş parmağım var benim de” dizeleri, farklılıklara saygı ve eşitlik anlayışını yansıtmaktadır.

Barış Manço’nun yardımseverlik değerini işlediği örnekler de eserlerinde sıkça karşımıza çıkar. “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” adlı eserdeki “Yoksul görsen besle kaymak bal ile” dizeleri, yardımseverliği ve cömertliği temsil ederken, “Dıral Dedenin Düdüğü” adlı eserdeki “Ama paylaş, gel beni dinle, paylaşırsan sevaba girersin” dizeleri, paylaşma ve yardımlaşma değerlerine vurgu yapmaktadır.

Sevgi ve Saygı

Barış Manço’nun eserlerinde sevgi olgusunu sıklıkla vurgulayan sanatçı, doğaya olan sevgisini “Kayaların Oğlu ve Küheylan” adlı eserlerinde “Toprak anayla kaya babanın oğluyum ben, toprak anam sevgi dolu” dizeleriyle ifade eder. Aynı şekilde, hayvan sevgisini “Ayı” adlı şarkısında “Hayvan sevgisi tabii ki lazım” dizeleriyle yansıtır.

Barış Manço’nun saygı değerine vurgu yaptığı örnekler de eserlerinde belirgindir. “Eğri Eğri Doğru Doğru Eğri Büğrü” adlı eserdeki “Zevk meselesi bu karışılmaz, tartışılmaz zevkler ve renkler sizin olsun bütün bu zevkler” dizeleri, kişisel tercihlere saygı gösterilmesini ifade ederken, “Günaydın Çocuklar” adlı eserdeki “Bugün bayram, erken kalkın çocuklar” dizeleri, dini değerlere saygı konusuna dikkat çekmektedir. “Dönence” adlı şarkısında ise “Uzaklarda bir yerlerde türküler söyleniyor” dizeleri, kültürel mirasa saygı anlayışını yansıtmaktadır.

Vatanseverlik

Barış Manço’nun eserlerinde öne çıkan değerlerden biri de vatanseverliktir. “Kayaların Oğlu”, “Olmaya Devlet Cihanda”, “Genç Osman” ve “Küheylan” adlı eserler, vatanseverlik değerini vurgulayan başlıca örneklerdir. “Genç Osman” adlı eserdeki “Allah Allah deyip geçer Genç Osman of of” dizeleriyle vatan ve millet sevgisine vurgu yaparken, “Küheylan” adlı eserdeki “Kalk gidelim Küheylan Uçalım gayri oy, Evimize dönelim gayri” ifadeleriyle de vatanseverlik anlayışını yansıtmaktadır.

Sembolik Etkileşimcilik Işığında Bir Efsane: Barış Manço
Sembolik Etkileşimcilik Işığında Bir Efsane: Barış Manço
Sembolik Etkileşimcilik Işığında Bir Efsane: Barış Manço

Sonuç Yerine

Şu anda Türkiye ve dünyada hâkim olan popüler müzik türlerinin %70’i Z nesli için yapılmakta. Ve ne yazık ki ülkemizde bu konuda üretilen değer bütünü oldukça zayıf. Aslında bu hep böyleydi ama Özellikle bazı bir iki müzik türünün yakın gelecekte var olmayacağına inanıyorum.

Z kuşağının müzik tercihleri, sıklıkla dijital çağın etkisi altında şekillenmiş, popüler kültürle iç içe geçmiş ve hızlı tempolu, elektronik öğeler içeren tarzlara yönelmiştir. Barış Manço’nun müziği ise daha çok geleneksel Türk müziği unsurlarıyla birleşen psikedelik (bilinçaltı ve üstü deneyimleri kapsayan) ve deneysel öğeleri içermektedir. Bu, Z kuşağının alışkın olduğu tarzların biraz dışında bir deneyim sunabilir.

Eleştirel bir bakış açısıyla, Z kuşağının müzik tercihleri genellikle anlık tatmin ve kolay tüketim üzerine odaklanmıştır. K-pop’un dansa dayalı ritimleri, arabeskin duygusal derinliği veya rap müziğin vurgulu sözleri, Z kuşağının ilgisini çekmek için tasarlanmıştır. Bu bağlamda, Barış Manço’nun müziği, daha karmaşık enstrümantasyonu ve sözleriyle, anında çekici gelmeyebilir.

Ancak, eleştiriyle değerlendirildiğinde, Z kuşağının müzik zevklerini sorgulamak yerine, farklı müzik türlerine olan açıklıklarını artırmaları teşvik edilebilir. Barış Manço’nun (ve bu düzeydeki sanatçılardan bir liste tabi ki oluşturulabilir) müziği, onlara farklı bir kültürel perspektif sunabilir. Bunun sonucunda da müzik dinleme alışkanlıklarını genişletmelerine yardımcı olabilir. Ve bu da sembolik etkileşimin kalitesinin artmasına sebep olur ki uzun süredir Arapçılık baskısı altında ezilmeye çalışılan Türk kültürü bu sayede bir nebze olsun nefes alabilir. 

Bunun başarılabilmesi için, “Biz” gibi olan sanatçıların desteklenmesi için fonlar oluşturulmalı ve müzik / kültür / görsel strateji araştırma ve üretme merkezleri kurulmalıdır. Bu alanlarda özgün yeteneklerin ışıldaması için serbest çalışma alanları ve teknik destek birimleri bulunmalıdır. Devletin yapması gereken budur.

Anlattıklarım ya da anlatma tarzım Barış Manço’nun ışığını tam olarak yansıtamayabilir ama olsun. Barış Manço’yu hatırlamak bile enerjimi değiştirdi.

Yazımızı bir kaç “organik” Barış Manço şarkı sözüyle bitirelim çünkü onun sözleri müzik olmadan da çok fazla duyguyu ateşleyebiliyor.

SÜPER BABAANNE Sözleri

Babaannem dedemi ilk gördüğü gün

Tam yüreğinden vurulmuş

Dedem şöyle bir çapkınca bakıp

Hafifçe bıyığını burmuş

O zamanın erkeği pek bir ağırmış

Kızları ise pek bir hoşmuş

Kırk yıl, bir yastıkta tam kırk yıl

Anlat babaanne ölümsüz aşkını

Bir yastıkta tam kırk yıl

Kırk yıl, kırk yıl, kırk yıl

Ufacık bir yuva, nohut oda

Bakla sofa ama sapasağlam ayakta

Çeyiz dedikler yorgan yastık, iki sandık

İki de bohça gözleri hâlâ dolu dolu oluyor

Dedemin adını andıkça

Kırk yıl, bir yastıkta tam kırk yıl

Anlat babaanne ölümsüz aşkını

Bir yastıkta tam kırk yıl

Kırk yıl, kırk yıl, kırk yıl

Süper babaanne seni çok seviyoruz

O büyük aşkları inan biz de yaşıyoruz

Bugünkü genç kızlar yarının annelerindensin

İnan gençleri anlayan bir tek sensin

Tüh, tüh, tüh, rüh maşallah

Nazar değmez inşallah

Süper babaanne seni çok seviyoruz

O büyük aşkları inan biz de yaşıyoruz

Zaman değişir ama aşklar değişir mi?

Yıllar sora biz de böyle diyeceğiz, değil mi?

Tüh, tüh, tüh, rüh maşallah

Nazar değmez inşallah

Babaanneme göre zamane kızları pek bir

Hoş ama pek bir zormuş hele hele beyleri

Dede gibi olmasa da her

Şeyi zor beğenir olmuş

E beyleri zor bey, kızları zor kız

Gençlerin işi pek bir zormuş

Kırk yıl, bir yastıkta tam kırk yıl

Anlat babaanne ölümsüz aşkını

Bir yastıkta tam kırk yıl

Kırk yıl, kırk yıl, kırk yıl

Dişi kuş yuvasını severek kuracak ki

Bu iş tamamına ersin

Erkek kanadını şöyle bir açacak ki

Bu iş tamamına ersin beyleri zorsa da

Kızları zorsa da bu iş tamamına ersin

Kırk yıl, bir yastıkta tam kırk yıl

Anlat babaanne ölümsüz aşkını

Bir yastıkta tam kırk yıl

Kırk yıl, kırk yıl, kırk yıl

Süper babaanne seni çok seviyoruz

O büyük aşkları inan biz de yaşıyoruz

Bugünkü genç kızlar yarının annelerindensin

İnan gençleri anlayan bir tek sensin

Tüh, tüh, tüh, rüh maşallah

Nazar değmez inşallah

Süper babaanne seni çok seviyoruz

O büyük aşkları inan biz de yaşıyoruz

Zaman değişir ama aşklar değişir mi?

Yıllar sora biz de böyle diyeceğiz, değil mi?

Tüh, tüh, tüh, rüh maşallah

Nazar değmez inşallah

Süper babaanne seni çok seviyoruz

O büyük aşkları inan biz de yaşıyoruz

Bugünkü genç kızlar yarının annelerindensin


MEMLEKET NİRE HEMŞERİM Sözleri

Kendimi bildim bileli yollarda tükettim

Koskoca bir ömrü

Bir uçtan bir uca gezdim şu fâni Dünya’yı

Okumuşu, cahili, yoksulu

Zengini hiç farkı yok hepsi aynı

Sonunda ben de anladım hanyayı Konya’yı

Sanki insanlık pazara çıkmış

Ekmek aslanın ağzında

“Bir sıcak çorba içer misin?” diyen yok

Dört duvarı ören çatısını kapatıp

İçten kilitlemiş kapıyı

“Bir döşek de sana serelim, buyur” diyen yok

Tek bir soru: “Hemşerim memleket nire?”

Bu dünya benim memleket

Hayır anlamadın, hemşerim esas memleket nire?

Bu dünya benim memleket

(Tövbe, tövbe, tövbe)

Kardeşlik ve eşitlik üzerine uzun

Uzun nutuklar çekip

“Niye senin derin benden daha

Koyu?” diyen çok

Kaşının altında gözün var diye

Silahlanıp ölüme koşarken

“Kalan dul ve yetim ne yer

Ne içer?” diye soran yok

Barış garibim bulamadı çözümü, oturdu

Etti bunca sözü

“Gelin, hep beraber anlaşalım” diyen yok

Zaten paramparça bölünmüş ve

Yaşanmaz olmuş Dünyamız

Daha fazla kesip bölmeye hiç gerek yok

Tek bir soru: “Hemşerim memleket nire?”

Bu Dünya benim memleket

Hayır anlamadın, hemşerim esas memleket nire?

Hayır dedim ya: Bu Dünya benim memleket

(Tövbe, tövbe, tövbe)

Hemşerim memleket nire?

Bu Dünya benim memleket

Hayır anlamadın, hemşerim esas memleket nire?

Hayır dedim ya: Bu Dünya benim memleket

Hemşerim memleket nire? Dedim ya yahu:

Bu Dünya benim memleket

Hayır anlamadın, hemşerim esas memleket nire?

Hayır dedim ya: Bu Dünya benim memleket

Hemşerim memleket nire?

Bu Dünya benim memleket

Hayır anlamadın, hemşerim esas memleket nire?

Dedim ya yahu: Bu Dünya benim memleket

Hemşerim memleket nire? Dedim ya yahu:

Bu dünya benim memleket

Hayır anlamadın, hemşerim esas memleket nire?

Bu dünya benim memleket

“Ayrıca sanatçı olduğumu da iddia etmiyorum. Ben öldükten sonra torunlarım ansiklopedilerde Barış Manço’yu “sanatçı” diye okurlarsa, galiba sanatçı olduğum da tescil edilmiş olacak. Geleceğe ne bıraktığınız önemli. Yoksa insan yaşarken kendi kendine “Ben sanatçıyım” dememeli.” – Barış Manço

Bibliyografi:

Sembolik Etkileşimcilik Işığında Bir Efsane: Barış Manço
Sembolik Etkileşimcilik Işığında Bir Efsane: Barış Manço

Çobanoğlu, Özkul. Âşık tarzı kültür geleneği ve destan türü. Vol. 316. Akçağ, 2000.

Coşkun Keskin, S., & Akyıldız, M. (2021). Barış Manço Şarkılarında Yer Alan Değerler. Değerler Eğitimi Dergisi, 19(42), 153-186. https://doi.org/10.34234/ded.936570

Erdoğan, G. (2015). Barış Manço örneğinden hareketle müziğin ahlak eğitimindeki

önemi ve işlevi. Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 4(1), 117-124.

Ergül Güvendi, Nurgul. (2023). Barış Manço Eserlerinin İletişim Sosyolojisi Açısından Değerlendirilmesi Evaluation of Barış Manço’s Works in Terms of Communication Sociology. 10.5281/zenodo.8356569.

Murat ÖZBAY, Esra KARAKUŞ TAYŞİ. Pegem Eğitim ve Öğretim Dergisi / 2011 Cilt: 1, Sayı: 1. 22

Üztemur, Servet & Sevigen, Emre & İnel, Yusuf. (2021). “Barış Abi”yle Değer Öğretimi: Barış Manço Eserlerinde Değerler/ Values Education with “Barış Abi (Brother Barış)”: Values in the Works of Barış Manço. 8. 107-117.

Dip not: Onu Teoman değil ama Engin çok güzel anlamış ve anlatmış. Teoman’ın Anlıyorsun Değil mi? versiyonu orjinalinin yanında oldukça başarısız bir çalışma.

Yorum yapın

Emeğe Saygı :)