Giriş
Algoritmik Yönetişim, Demokrasi ve Siyaset yazımızın ikinci bölümü ile devam ediyoruz. Yazının ilk bölümünü bu linke klikleyerek okuyabilirsiniz:
Yedinci Mihenk Taşı: Yapay Zekâ ile Vatandaş Katılımının ve Doğrudan Demokrasinin Güçlendirilmesi
Doğrudan demokrasi fikri, tarih boyunca ideal bir yönetim modeli olarak sunulmuş ancak karmaşık toplumsal yapılar ve geniş katılımın zorlukları nedeniyle genellikle temsili demokrasilere bırakılmıştır. YZ, bu dinamikleri dönüştürerek, doğrudan demokrasi anlayışını modern toplumlarda yeniden mümkün kılabilir. Teknolojik araçlar sayesinde vatandaşlar, politika belirleme süreçlerine daha fazla katılım gösterebilir ve bu da demokratik sistemlerin şeffaflığını ve güvenilirliğini artırabilir.
YZ’nin doğrudan demokrasi üzerindeki bu potansiyeli, gene Jürgen Habermas’ın “kamusal alan” kavramıyla ilişkilendirilebilir. Habermas, demokratik toplumların, bireylerin eşit ve özgür bir şekilde fikirlerini ifade edebilecekleri kamusal alanlar yaratması gerektiğini savunur. YZ, dijital kamusal alanların yaratılmasında önemli bir araç olabilir. Ancak bu tür alanlar, yalnızca teknolojiyle değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik ve kapsayıcılıkla da şekillendirilmelidir. YZ destekli platformlar, eşit katılımı teşvik etmek yerine, dijital eşitsizlikleri artırabilir ve demokratik sürecin anlamını zayıflatabilir.
YZ, vatandaşların politik süreçlere katılımını artırmak için birkaç önemli işlev üstlenebilir. İlk olarak, YZ tabanlı dijital platformlar, vatandaşların görüşlerini daha hızlı ve etkili bir şekilde iletebileceği mekanizmalar sunabilir. Örneğin, bir yasa tasarısı hakkında halkın görüşlerini toplamak için interaktif anketler ve oylama sistemleri geliştirilebilir. Bu, halkın iradesinin doğrudan politik süreçlere yansımasını sağlayarak temsili demokrasilerin eksikliklerini giderebilir.
İkinci olarak, YZ, vatandaşların politik süreçler hakkında bilgi sahibi olmasını kolaylaştırabilir. Özellikle karmaşık yasa tasarıları ve politikaların sadeleştirilmesi, vatandaşların bu süreçleri anlamasını ve bilinçli kararlar almasını destekleyebilir. Örneğin, bir YZ sistemi, bir yasa tasarısının potansiyel etkilerini sade bir dille açıklayarak vatandaşların sürece katkıda bulunmasını kolaylaştırabilir.
Üçüncü olarak, YZ, vatandaşların politik süreçlerde aktif rol oynamasını sağlayan araçlar geliştirebilir. Örneğin, YZ tabanlı bir uygulama, kullanıcıların ilgi alanlarına göre politika önerileri sunabilir ve bu önerilere geri bildirimde bulunmalarını sağlayabilir. Bu tür araçlar, politik süreçleri daha erişilebilir ve katılımcı hale getirir.
Ancak, YZ’nin doğrudan demokrasi üzerindeki etkisi, ciddi etik ve toplumsal soruları da beraberinde getirir. Bir YZ sistemi, vatandaşların tercihlerini ve önceliklerini analiz ederken, hangi verileri kullanacaktır? Bu verilerin tarafsızlığı ve temsil gücü nasıl sağlanacaktır? Örneğin, bir YZ tabanlı sistem, yalnızca dijital araçlara erişimi olan vatandaşların görüşlerini dikkate alıyorsa, bu durum dijital eşitsizlikleri derinleştirebilir ve halkın büyük bir kesimini dışlayabilir.
Ayrıca, YZ’nin politik süreçlerde manipülasyon için kullanılma riski de göz ardı edilemez. Bir YZ platformu, halkın görüşlerini manipüle etmek için tasarlanabilir ve bu durum, demokratik süreçlerin meşruiyetine zarar verebilir. Örneğin, bir YZ sistemi, belirli bir politikayı destekleyen verileri ön plana çıkararak vatandaşların kararlarını etkileyebilir. Bu tür bir manipülasyon, vatandaşların iradesini dışlayan bir demokrasi anlayışını teşvik edebilir.
Türkiye bağlamında, YZ’nin vatandaş katılımını artırmadaki rolü, teknolojik altyapı, eğitim düzeyi ve politik kültürle sınırlı olacaktır. Türkiye’de, vatandaşların dijital araçlara erişimi ve bu araçları etkili bir şekilde kullanma becerisi, YZ tabanlı doğrudan demokrasi modellerinin başarısını belirleyecektir. Ancak, dijital eşitsizliklerin yüksek olduğu bir ortamda, bu tür bir modelin kapsayıcı olması zor olacaktır.
Ayrıca, Türkiye’deki politik kültür, YZ’nin demokratik süreçlerdeki potansiyelini tam olarak kullanmayı zorlaştırabilir. Politik liderlerin kısa vadeli çıkarları, halk katılımını artıracak uzun vadeli projelerin önüne geçebilir. Bu durumda, YZ’nin demokratik süreçlerdeki rolü, yalnızca bir retorik aracı olarak kullanılabilir ve gerçek bir dönüşüm sağlayamaz.
Gelecek için öneriler, YZ’nin demokratik süreçlerde halk katılımını artırmadaki rolünü etkin ve adil bir şekilde yönetmeye odaklanmalıdır. İlk olarak, YZ tabanlı platformların şeffaflığı sağlanmalı ve bu platformlar halkın denetimine açık hale getirilmelidir. İkinci olarak, dijital eşitsizlikleri azaltmak için altyapı yatırımları yapılmalı ve vatandaşların dijital becerileri artırılmalıdır. Üçüncü olarak, YZ’nin manipülasyon için kullanılmasını önlemek amacıyla bağımsız etik denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Sekizinci Mihenk Taşı: Yapay Zekâ Destekli Etik Kurullar ve Demokratik Süreçlerde Yeni Bir Denetim Mekanizması
YZ tabanlı karar alma mekanizmalarının yükselişi, etik denetim ihtiyacını geçmişte hiç olmadığı kadar önemli hale getirmiştir. Bu bağlamda, YZ destekli etik kurullar, demokratik süreçlerde şeffaflık ve toplumsal meşruiyetin sağlanması için kritik bir araç olarak öne çıkmaktadır.
Amartya Sen’in “yetkinlik yaklaşımı” bu bağlamda uygulanabilir. Sen, toplumsal politikaların bireylerin refahını artırma kapasitesine odaklanması gerektiğini savunur. YZ destekli etik kurullar, sosyal refahı artıran politikaların şekillendirilmesinde bu perspektifi kullanabilir. Örneğin, sosyal yardım dağıtımında kullanılan bir YZ sisteminin, yalnızca maddi durum verilerine değil, bireylerin toplumsal ve kişisel ihtiyaçlarını da dikkate almasını sağlayacak düzenlemeler yapabilir.
YZ destekli etik kurullar, demokratik süreçlerde birkaç temel işlevi yerine getirebilir. İlk olarak, bu kurullar, YZ tabanlı sistemlerin şeffaflığını artırarak, algoritmaların hangi verilere dayandığını ve bu verilerin nasıl kullanıldığını kamuoyuna açıklayabilir. Örneğin, bir yasa tasarısının hazırlanmasında YZ’nin kullandığı verilerin kaynağı ve bu verilerin analiz yöntemi halk tarafından erişilebilir hale getirilmelidir.
İkinci olarak, YZ destekli etik kurullar, algoritmik karar alma süreçlerinde önyargıların tespit edilmesi ve önlenmesi konusunda kritik bir rol oynayabilir. YZ, geçmiş verilerden öğrenen bir sistem olduğu için, bu verilerdeki önyargılar algoritmik sonuçlara da yansıyabilir. Bu durum, belirli toplumsal grupların dışlanmasına veya ayrımcılığa uğramasına yol açabilir. Örneğin, geçmişte ayrımcılık içerdiği tespit edilen bir yargı kararının, YZ’nin algoritmasında tekrar eden bir model oluşturması, demokratik sistemler için ciddi bir tehdit yaratabilir. Etik kurullar, bu tür durumları önlemek için algoritmaların tasarım ve uygulama süreçlerini denetleyebilir.
Üçüncü olarak, bu kurullar, YZ’nin demokratik süreçlerde manipülasyon için kullanılmasını önlemeye yönelik mekanizmalar geliştirebilir. Özellikle politik kampanyalarda ve propaganda süreçlerinde, YZ’nin seçmen davranışlarını manipüle edebilecek şekilde kullanılma riski bulunmaktadır. Etik kurullar, bu tür uygulamaları tespit ederek, demokratik değerleri koruyabilir.
YZ destekli etik kurulların işlevselliği, aynı zamanda halkın bu mekanizmalara olan güveniyle doğrudan ilişkilidir. Bir etik kurul, yalnızca YZ’nin algoritmalarını denetlemekle kalmamalı, aynı zamanda halkın bu süreçlere katılımını teşvik etmelidir. Örneğin, bir etik kurul, halkın geri bildirimlerini toplamak için dijital platformlar oluşturabilir ve bu geri bildirimlere dayalı olarak YZ sistemlerini iyileştirebilir. Bu tür bir yaklaşım, etik kurulların demokratik meşruiyetini artırabilir ve halkın YZ tabanlı süreçlere olan güvenini pekiştirebilir.
Türkiye bağlamında, YZ destekli etik kurulların oluşturulması, mevcut politik ve bürokratik yapının çeşitli zorlukları nedeniyle karmaşık bir süreç olacaktır. Türkiye’de şeffaflık ve hesap verebilirlik kültürünün zayıf olması, bu tür kurulların etkinliğini sınırlayabilir. Ayrıca, politik liderlerin ve bürokratların YZ’nin etik yönlerini anlamakta yetersiz kalması, bu mekanizmaların geliştirilmesini zorlaştırabilir. Ancak, doğru bir liderlik ve vizyon ile bu engeller aşılabilir.
Gelecek için öneriler, YZ destekli etik kurulların bağımsızlığını ve şeffaflığını sağlamak üzerine odaklanmalıdır. İlk olarak, bu kurullar, politik baskılardan tamamen bağımsız olarak çalışmalı ve yalnızca toplumsal çıkarları gözetmelidir. İkinci olarak, etik kurulların şeffaflığını artırmak için düzenli olarak halkı bilgilendiren raporlar yayınlaması sağlanmalıdır. Üçüncü olarak, bu kurullar, halkın katılımını teşvik eden mekanizmalar geliştirmeli ve vatandaşların bu süreçlerde aktif rol almasını sağlamalıdır.
Aslında çok daha derinlemesine şeyler yazılabilir ama sanırım konunun geneli anlaşılmıştır.
Dokuzuncu Mihenk Taşı: Yapay Zekâ ile Vatandaş Katılımının ve Doğrudan Demokrasinin Güçlendirilmesi
Geleneksel demokrasilerde halkın politik süreçlere katılımı genellikle sınırlıdır; bireyler yalnızca seçimlerde oy kullanarak ya da nadiren dilekçe yoluyla görüşlerini ifade ederler. Ancak YZ, katılımı genişletmek, demokratik süreçleri daha erişilebilir kılmak ve doğrudan demokrasiye yeni bir soluk getirmek için eşsiz bir potansiyele sahiptir. Bu, özellikle modern teknolojiler sayesinde halkın karar alma süreçlerinde daha etkin bir şekilde yer alabileceği anlamına gelir.
YZ’nin demokratik katılımı artırmadaki gücü, onun büyük veri analizi ve kişiselleştirilmiş bilgi sunma yeteneklerinden kaynaklanmaktadır. Örneğin, YZ destekli platformlar, vatandaşların politik meseleler hakkında bilgi edinmesini kolaylaştırabilir ve bu bilgileri sadeleştirerek anlaşılır hale getirebilir. Böylece, karmaşık politik süreçler herkesin anlayabileceği bir forma dönüştürülerek daha geniş bir katılım sağlanabilir. Ayrıca bu tür platformlar, bireylerin belirli politik konulardaki görüşlerini doğrudan ifade edebilecekleri bir ortam sunabilir.
Bir başka potansiyel uygulama, YZ’nin dijital referandumları desteklemek için kullanılabileceği fikridir. Geleneksel referandumlar, yüksek maliyetli ve zaman alıcı süreçler gerektirirken, YZ tabanlı sistemler, daha düşük maliyetlerle geniş ölçekli katılımı mümkün kılabilir. Örneğin, bir şehirdeki altyapı projeleri hakkında hızlı ve etkili bir halk oylaması yapmak, YZ destekli platformlarla kolayca gerçekleştirilebilir. Bu tür bir mekanizma, halkın yerel ve ulusal düzeyde alınan kararlara daha doğrudan bir şekilde katılmasını sağlayabilir.
YZ’nin katılımı artırmadaki bir diğer rolü, vatandaşlara yönelik kişiselleştirilmiş geri bildirim ve eğitim sistemleri oluşturabilmesidir. Örneğin, bir vatandaş bir yasa tasarısının etkileri hakkında yeterince bilgi sahibi değilse, YZ ona tasarının olumlu ve olumsuz yönlerini açıklayan bir özet sunabilir. Bu, halkın daha bilinçli bir şekilde oy kullanmasını ve demokratik sürece daha aktif bir şekilde dahil olmasını teşvik eder.
Ancak bu tür teknolojilerin uygulanması, yalnızca teknik değil, aynı zamanda etik ve sosyal zorlukları da beraberinde getirir. İlk olarak, YZ tabanlı platformların tarafsızlığı nasıl sağlanacaktır? Algoritmaların, belirli politik yönelimleri veya ideolojileri teşvik edecek şekilde tasarlanması, demokratik süreçlerin güvenilirliğini zedeleyebilir. Örneğin, bir seçim öncesinde, YZ tabanlı bir platformun belirli adayları veya politikaları öne çıkarması, halkın manipülasyonuna yol açabilir.
İkinci olarak, YZ’nin bu tür sistemlerde kullanılmasının demokratik katılım üzerindeki etkisi eşitsizlik yaratabilir. Teknolojik altyapıya erişimi olmayan veya dijital okuryazarlık düzeyi düşük olan bireyler, bu süreçlerden dışlanabilir. Bu, halkın yalnızca belirli bir kesiminin demokratik süreçlere katılabildiği bir yapı yaratabilir ve mevcut eşitsizlikleri daha da derinleştirebilir.
Türkiye bağlamında, YZ’nin vatandaş katılımını artırmadaki rolü hem büyük bir fırsat hem de ciddi bir meydan okuma olarak değerlendirilebilir. Ülkede dijital okuryazarlık oranı her geçen gün artsa da, politik süreçlere yönelik ilgi ve katılım genellikle sınırlıdır. Örneğin, yerel yönetimlerin karar alma süreçlerinde vatandaş katılımını artırmak için YZ tabanlı uygulamalar devreye alınabilir. Bu uygulamalar, vatandaşların görüşlerini doğrudan ifade etmelerine ve bu görüşlerin politik süreçlere dahil edilmesine olanak tanıyabilir. Ancak, bu tür bir sistemin tarafsızlığı ve şeffaflığı konusunda sıkı düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Bir başka örnek, YZ’nin halkın anayasal değişiklikler gibi geniş kapsamlı konulardaki görüşlerini ifade etmesine olanak tanıyabileceği bir dijital platform oluşturulmasıdır. Türkiye’de anayasal değişiklikler genellikle yoğun siyasi tartışmalar eşliğinde gerçekleştirilir ve halkın görüşleri yeterince dikkate alınmaz. YZ, halkın bu süreçlere katılımını artırarak, anayasal değişikliklerin daha geniş bir meşruiyet kazanmasını sağlayabilir.
Gelecekte ilk olarak, YZ tabanlı platformların tarafsızlığını ve şeffaflığını sağlamak için bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bu mekanizmalar, platformların yalnızca teknik açıdan değil, aynı zamanda etik ve sosyal açıdan da uygunluğunu değerlendirmelidir. İkinci olarak, dijital okuryazarlığı artırmaya yönelik eğitim programları hayata geçirilmelidir. Bu, halkın YZ tabanlı platformları daha etkin bir şekilde kullanmasını ve demokratik süreçlere daha bilinçli bir şekilde katılmasını sağlayabilir.
Son olarak, YZ tabanlı katılım platformları, toplumun her kesimini kapsayıcı bir şekilde tasarlanmalıdır. Teknolojik altyapıya erişimi sınırlı olan bireyler için alternatif katılım yöntemleri geliştirilmelidir. Bu, yalnızca demokratik sürecin kapsayıcılığını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda halkın bu süreçlere olan güvenini de pekiştirebilir.
Sonuç: Yapay Zekâ ve Demokrasinin Kesişiminde İnsanlık
Yapay zekâ (YZ), yalnızca teknolojik bir yenilik olarak değil, demokratik süreçleri yeniden şekillendirme ve hatta kökten dönüştürme potansiyeline sahip bir araç olarak çağımızın en önemli unsurlarından biridir. Ancak, bu dönüşümün etkileri çoğu zaman doğrudan değil, dolaylı yollarla ve zamanla hissedilecektir. Örneğin, bir kampanya stratejisinin YZ tarafından şekillendirildiğini ya da politik finansmanda kullanılan bir karanlık para akışının arkasında bir YZ algoritmasının olduğunu fark etmek, teknolojinin etkilerinin belirsizliğini gözler önüne serer. Bu durum, YZ’nin, toplumların karar alma mekanizmalarını dönüştürürken birçok karmaşık sorunu da beraberinde getireceğini gösteriyor.
Modern toplumların giderek karmaşıklaşan yapısı, büyük miktarda bilginin işlenmesini ve hızlı kararlar alınmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda Otomatik Karar Sistemleri (OKS), politikaların verimliliğini artırma ve karmaşık yönetim süreçlerini kolaylaştırma açısından kritik bir rol üstlenmektedir. YZ tabanlı yönetişim sistemleri, sosyal tercihlere dair anlayışımızı derinleştirebilir, kamu politikalarının daha objektif değerlendirilmesini sağlayabilir ve büyük miktarda verinin bulunduğu alanlarda etkili kararlar alabilir. Ancak, OKS’nin demokratik değerlerle uyumlu bir şekilde çalışıp çalışmadığı konusu, hem teknik hem de etik bir tartışmayı beraberinde getirmektedir.
Demokrasi, yalnızca verimlilikle değil, aynı zamanda halkın iradesinin ve katılımının yansıtılmasıyla tanımlanır. Bu nedenle, YZ’nin karar alma süreçlerinde artan rolü, halkın egemenliğini nasıl koruyacağımız sorusunu ortaya çıkarmaktadır. Örneğin, bir YZ sistemi, veriler doğrultusunda optimal bir kamu politikası önerisinde bulunabilir. Ancak, bu öneri halkın değerleriyle çeliştiğinde, YZ’nin verimliliği ile demokrasinin özyönetim ilkesi arasında bir gerilim doğabilir. Bu bağlamda, ADS’nin hangi alanlarda ve nasıl kullanılacağını belirlemek, politik bir irade ve etik bir çerçeve gerektirir.
Birçok Türk siyasetçisi, teknolojiyi yalnızca bir iletişim aracı olarak görmekte ve YZ gibi karmaşık sistemlerin derinliğini anlamamaktadır. Bu durum, liderlerin teknolojik yeniliklere karşı ilgisizliğini ve halkın teknolojik farkındalığını artırmaya yönelik çabaların eksikliğini ortaya koymaktadır. Eğitim eksikliği, yalnızca liderlerle sınırlı kalmayıp, halkın teknolojiyi anlamasını ve demokratik süreçlere katılımını da olumsuz etkilemektedir. Türkiye’nin eğitim sistemindeki yetersizlikler, YZ’nin potansiyelini etkili bir şekilde kullanmanın önünde ciddi bir engel oluşturmaktadır.
Türkiye’de siyaset, genellikle kısa vadeli kazanımlara odaklanmakta ve uzun vadeli stratejik yatırımlar ikinci planda bırakılmaktadır. Bu durum, yapay zekâ gibi ileri teknolojilerin sunduğu fırsatların göz ardı edilmesine yol açmaktadır. Örneğin, YZ’nin sağlık veya eğitim gibi alanlarda uzun vadeli faydaları açık olmasına rağmen, kısa vadeli politik manevralar ve seçim odaklı stratejiler bu fırsatların değerlendirilmesini engellemektedir.
Ek olarak, YZ’nin şeffaflık ve hesap verebilirlik talepleri, Türkiye’nin mevcut politik sistemindeki çıkar yapılarıyla çelişmektedir. Politik çıkar grupları ve lobicilik faaliyetleri, YZ’nin demokratik süreçlerde etkin bir şekilde kullanılmasını zorlaştırmaktadır. Çıkar çatışmaları, yalnızca YZ’nin entegrasyonunu yavaşlatmakla kalmamakta, aynı zamanda halkın demokratik süreçlere olan güvenini de zedelemektedir.
Algoritmik yönetişim, etkinlik ve verimlilik açısından birçok avantaj sunsa da, bu süreçlerin başarısı büyük ölçüde veri kalitesine ve erişilebilirliğine bağlıdır. Türkiye’nin veri altyapısındaki eksiklikler, OKS’nin etkili bir şekilde uygulanmasını sınırlamaktadır. Kamu kurumları arasındaki veri paylaşımı yetersizdir ve veri güvenliği konusunda ciddi belirsizlikler bulunmaktadır. Bu durum, algoritmik yönetişimin etkinliğini sınırlayan en önemli faktörlerden biridir.
Bir demokraside nihai karar, egemenliği elinde tutan halka aittir. Ancak YZ’nin karar alma süreçlerindeki artan rolü, bu ilkeyi zayıflatma riski taşımaktadır. Türkiye gibi ülkelerde, halkın demokratik süreçlere katılımı zaten sınırlıdır. OKS’nin bu süreçlere entegrasyonu, halkın rolünü daha da marjinalleştirebilir. Örneğin, bir YZ sistemi, veriler doğrultusunda en verimli çözümü önerse bile, bu çözüm halkın değerleriyle uyumlu olmayabilir. Bu durum, yalnızca teknik bir sorun değil, aynı zamanda demokratik katılım ve temsil sorununa da işaret etmektedir.
Gelecek İçin Öneriler
Türkiye’nin YZ’yi demokratik süreçlere entegre edebilmesi için (bence) şu temel adımlar atılmalıdır:
Algoritmik Şeffaflık ve Denetim
Yapay zekâ tabanlı sistemlerin demokratik süreçlere entegre edilmesi, bu sistemlerin şeffaflık ve denetlenebilirlik ilkelerine uygun olmasını gerektirir. Şeffaflık, bir YZ modelinin hangi verilerle eğitildiği, bu verilerin nasıl analiz edildiği ve alınan kararların hangi kriterlere dayandığının açıkça açıklanmasını içerir. Bu kapsamda, şeffaflık sağlamak için Algoritmik Etki Değerlendirme Sistemleri (Algorithmic Impact Assessments, AIA) kullanılabilir.
Bu sistemler, bir YZ modelinin toplumsal, ekonomik ve politik etkilerini ölçer ve bağımsız bir kurul tarafından denetlenmesini sağlar. Örneğin, Avrupa Birliği’nin yürürlüğe koyduğu AI Act, yüksek riskli YZ uygulamaları için şeffaflık ve denetim standartları belirlemeyi zorunlu hale getirmiştir. Türkiye’de de benzer bir yapının kurulması, YZ uygulamalarının demokratik ilkelerle uyumlu çalışmasını sağlayabilir.
Teknik olarak bu denetim, YZ’nin karar alma sürecini açıklayabilen açıklanabilir yapay zekâ (Explainable AI – XAI) sistemleriyle desteklenebilir. XAI, algoritmanın nasıl çalıştığını görselleştirir ve kullanıcıların bu süreci anlamasını sağlar. Örneğin, bir seçim kampanyasında kullanılan YZ’nin hangi seçmen segmentlerini hedeflediğini ve bu kararların hangi veri kümelerine dayandığını açıkça gösterebilir.
Halkın Katılımını Artırmak
Halkın teknolojik süreçlere erişimini kolaylaştırmak ve katılımını sağlamak için dijital platformlar geliştirilmelidir. E-Katılım Portalları (e-Participation Portals), vatandaşların yasama süreçlerine doğrudan dahil olmasını sağlayabilir. Örneğin, bir yasa tasarısı önerildiğinde, bu portallar aracılığıyla vatandaşlar önerilere yorum yapabilir, oylama yapabilir veya alternatif öneriler sunabilir. Bu tür platformlar, Güney Kore’nin “Demokrasinin Halk Kapısı” (People’s Budget) programında olduğu gibi doğrudan demokrasi uygulamalarına olanak tanıyabilir.
Teknik olarak, bu tür sistemler blockchain tabanlı güven mekanizmaları ile desteklenebilir. Blockchain, kullanıcıların verdiği oyların veya geri bildirimlerin değiştirilemez şekilde kaydedilmesini sağlar. Bu, vatandaşların katkılarının güvenilir bir şekilde işlenmesini ve manipülasyona karşı korunmasını temin eder.
Ayrıca, vatandaşların teknolojiye aşinalığını artırmak için teknoloji okuryazarlığı eğitimleri düzenlenmelidir. Bu eğitimler, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan vatandaşların da bu süreçlere dahil olmasını sağlar. Hindistan’ın “Dijital Hindistan” (Digital India) programı, benzer bir yaklaşımla milyonlarca kişiye dijital beceriler kazandırmayı hedeflemiştir.
Etik Standartların Belirlenmesi
ADS’nin toplumsal değerlerle uyumlu çalışmasını sağlamak için bağımsız etik denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bu mekanizmalar, algoritmaların toplumsal eşitsizlikleri artırmamasını, ayrımcılık yapmamasını ve demokratik ilkelere zarar vermemesini sağlar. Etik Değerlendirme Kurulları, YZ sistemlerinin kullanım öncesinde ve sonrasında denetlenmesini sağlayabilir.
Bu kurullar, algoritmaların kararlarını bias testi (önyargı testi) ile inceleyebilir. Bias testleri, YZ’nin cinsiyet, ırk, sosyo-ekonomik durum gibi faktörlere dayalı ayrımcılık yapıp yapmadığını tespit eder. Örneğin, bir işe alım YZ’sinin geçmiş verilere dayalı olarak yalnızca belirli bir cinsiyeti ya da bölgeyi tercih ettiği tespit edildiğinde, algoritma yeniden eğitilerek bu önyargılar giderilebilir.
Ayrıca, YZ’nin toplumsal ve politik etkilerini değerlendirmek için Etik Kılavuz Çerçeveleri oluşturulmalıdır. UNESCO’nun 2021’de yayımladığı “Yapay Zekâ Etik Tavsiyesi” (Ethics of Artificial Intelligence) bu konuda bir örnek teşkil eder ve Türkiye’nin bu çerçevelerden ilham alarak ulusal bir etik kılavuz geliştirmesi mümkündür.
Algoritmik Yönetişim Veri Altyapısının Güçlendirilmesi
YZ’nin verimli çalışabilmesi için sağlam bir veri altyapısına ihtiyaç vardır. Türkiye’de kamu kurumları arasındaki veri paylaşımı ve koordinasyon eksikliği, YZ uygulamalarının etkinliğini kısıtlayan temel sorunlardan biridir. Ulusal Veri Paylaşım Ağı gibi bir platform oluşturularak, kamu kurumlarının topladığı verilerin merkezi bir havuzda toplanması sağlanabilir. Bu ağ, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi farklı sektörlerden gelen verilerin bir arada işlenmesini kolaylaştırır.
Ayrıca, veri güvenliğini artırmak için Veri Anonimleştirme ve Şifreleme Teknikleri kullanılmalıdır. Veri anonimleştirme, bireylerin kimlik bilgilerinin veri kümelerinden kaldırılmasını sağlar ve bu, veri güvenliği ve mahremiyetin korunmasında kritik bir rol oynar. Örneğin, Avrupa Birliği’nin GDPR (Genel Veri Koruma Yönetmeliği) standartları, veri koruma politikalarının geliştirilmesi için örnek alınabilir.
Liderlerin Eğitimi ve Teknolojiye Yaklaşımları
Politik liderlerin YZ’nin potansiyelini ve sınırlılıklarını anlaması, bu teknolojinin doğru bir şekilde entegre edilmesi için gereklidir. Bunun için, liderlere yönelik Stratejik Teknoloji Eğitim Programları düzenlenebilir. Bu eğitimler, YZ’nin teknik detaylarının yanı sıra, etik boyutları, politik etkileri ve toplumsal dönüşümleri de kapsamalıdır.
Bu tür programlar, hem ulusal hem de uluslararası uzmanların katılımıyla zenginleştirilebilir. Örneğin, Singapur’daki Yapay Zekâ Ulusal Programı, liderlere YZ’nin ekonomik ve toplumsal etkilerini öğretmeyi hedefleyen kapsamlı bir eğitim programıdır. Türkiye, benzer bir yaklaşım benimseyerek politikacıların ve kamu yöneticilerinin YZ konusundaki bilgi düzeyini artırabilir.
Teknik olarak bu eğitimler, simülasyon temelli öğrenme platformları kullanılarak desteklenebilir. Örneğin, bir lider, sanal bir ortamda YZ tabanlı bir politik karar alma sürecine katılarak, bu teknolojinin risklerini ve fırsatlarını deneyimleyebilir. Bu yöntem, yalnızca teorik bilgiyi değil, aynı zamanda pratik becerileri de geliştirmeyi amaçlar.
İşte bu noktada son sözler gerçekten çok önemli. Şimdi sıra şahsi fikirlerimi tekrar toparlamaya geldi.
Yapay zekânın demokratik süreçlerde oynayabileceği rol, yalnızca teknolojik bir devrim değil, aynı zamanda toplumsal ve etik bir yeniden inşa süreci gerektiriyor. Türkiye’nin bu dönüşümü gerçekleştirme potansiyeline sahip olduğu tartışılmaz, ancak mevcut siyasi yapılar, liderlik anlayışı ve toplumsal alışkanlıklar, bu potansiyelin hayata geçirilmesini büyük ölçüde engelliyor. YZ’nin demokrasiyi daha kapsayıcı, adil ve sürdürülebilir hale getirebileceği yönündeki teorik ideal, pratiğe dökülmesi zor, hatta mevcut şartlarda neredeyse imkânsız bir hedef gibi görünüyor.
Türkiye’nin, YZ’nin demokratik süreçlere katkısını etkin bir şekilde kullanabilmesi için teknik altyapının güçlendirilmesi, liderlerin bu teknolojiyi anlaması ve yönlendirmesi, halkın ise bilinçli bir şekilde sürece dahil olması gerekiyor. Ancak bu gerekliliklerin, bugünkü siyasi ortamda karşılanması pek olası görünmüyor. Halkın teknolojiye olan güvenini artırmak ve liderlerin bu dönüşümü sahiplenmesini sağlamak için şeffaflık ve etik değerlere dayalı bir yönetim anlayışı şart. Fakat mevcut yönetim kültürü, genellikle kısa vadeli çıkarları, uzun vadeli stratejik planların önüne koyan bir yapıya sahip.
YZ’nin demokratik değerleri güçlendirebilecek bir araç olma potansiyeli taşıdığı doğru. Ancak bu potansiyelin hayata geçirilebilmesi için gerekli olan kolektif çaba, Türkiye’nin mevcut siyasal ve toplumsal koşullarıyla çelişiyor. Toplumun genel eğitimsizlik düzeyi, liderlerin teknolojik bilgi eksikliği ve siyasi süreçlerdeki şeffaflık eksikliği, YZ’nin sağlıklı bir şekilde entegre edilmesini neredeyse imkânsız hale getiriyor.
Bu bağlamda, Türkiye’nin YZ’yi demokratik süreçlerin güçlendirilmesi için bir araç olarak kullanması, bir ütopya olma riskini taşımaktadır. Ancak ütopyaların gerçekleşebilmesi, onları hayata geçirmek için gösterilen çabayla mümkündür. Umut etmek bir yol sunar, ama bu yolun gerçekleşmesi için gerekli irade mevcut değildir. Ya da en azından ben göremiyor olabilirim. Bana Türkiye’nin, YZ ile demokratik süreçleri iyileştirmek yerine, bu teknolojiyi mevcut otoriter eğilimleri güçlendirmek için kullanması daha olası bir senaryo gibi görünüyor.
Umarım yanılırım.
Hoşçakalın.