​Gündem
Photo of author

Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)

Giriş (Kişisel Güncel Değerlendirmeler)

Konuya girmeden önce söylemek istediğim bir iki sözüm olacak.

Bir önceki makalemin sonunda da belirttiğim üzere bloğumdaki yazıların sıklığını ağustos ortası ya da eylül ayına kadar azaltacağım ya da hiç yazı yazmayacağım. Yaz boyunca hem eğitimlerim hem de yeni kitaplarım ile ilgili çalışmalarıma yoğunlaşmayı planlıyorum. Bunun ötesinde ortalama bir makalemin 5000 kelime ve üzeri kelime sayısına sahip olması dolayısıyla aslında her makale çok büyük emek gerektiriyor ve günlük işlerle bir arada süreklilik sağlamak oldukça zorlu. Hatta olimpiyat sporcusu gibi bütün hayatınızı bu içerik üretimine göre planlamanız gerekiyor. Bazen bir toplantının içerisinde kendimi blog yazımı düşünürken buluyorum ki bu aslında içsel motivasyon olarak anlamlı fakat bir o kadar da yorucu.

Yeni kitap serisi konusuna gelince. İlk kitabımı biliyorsunuz siyasetin ve toplumun koşul bağımlılıkları yüzünden şimdilik çıkartmıyorum. Şu anda bahsettiğim yeni kitap serisi ise 2025 yılında uzun bir anlatım dizisi olarak ve numaralı şekilde çıkar diye tahmin ediyorum.  Dolayısıyla bu minik arada önce kitap içeriklerini hazırlayacağım, ardından seriyi yavaş yavaş toplu şekilde sizlerle buluşturacağım. Yılların notları elimde duruyor o yüzden çok zor olacağını düşünmüyorum. Tabi umarım. Hayat ne getirir bilinmez.

Kitap serisinin içeriği hakkında çok fazla konuşmayı planlamıyorum çünkü konunun sihri kaçıyor ve beyin hazırlanmadan bitmiş gibi anlatılan işlerden enerjisini çekiyor. Aynı şey kalp gözü için de geçerli. Onu kapatmamak lazım çünkü onu açması, beyni tekrar harekete geçirmekten çok daha zor.

Bu noktada site istatistiklerinin detaylı incelemesini yaptığımda okunma oranlarının tahminlerimin ötesinde bir oranda ve sürekli olarak arttığını görmekteyim. Bir başka noktada yurtdışı okuyucu sayısının, yurt içi okuyucu sayısından daha fazla olması. Ki bu bence en ilginci. Hoş her iki istatistik de beni oldukça mutlu etti. İlgi gösteren her okuyucuya teşekkür ederim ve eleştirileriniz ya da önerileriniz için iletişim kanallarımın açık olduğunu tekrar hatırlatırım.

Tabi bu öneriler içerisinde iki tanesini değerlendirmeye almıyorum. Birincisi sitedeki yazıların kitaba dönüştürülmesi ki zaten bu yeni kitap serisinin içerisinde bölüm bölüm buradaki konulara daha detaylı şekilde değinmiş olacağım. Diğer bir konu ise bloğun medium gibi ücretli platformlarda yayınlanması ya da en azından siteye reklam alınması teklifleri.

Fakat gelir modeli kurgusu noktasında herhangi bir atılım yapmayı düşünmüyorum. Çünkü ben zaten bu sitede ilettiğim fikirlerimle ülkeme karşı bir görev yerine getirdiğimi düşünüyorum. Bunun maddi bedelinden ziyade manevi katkısının bana verdiği haz ise maddi herhangi bir bedelin sağlayamayacağı kadar yüksek. Şu anda fikrim böyle. En azından 2025 yılı içerisinde de bunun böyle devam edeceğini öngörüyorum. Sonrasında belki benim söyleyecek sözüm tükenir, vakit yetmez ya da bilgim yetersiz kalır; o tarihte söylenenlerin – yazıların hangi noktaya geldiğine bakarız. İşte o noktada  blog ilerlesin mi yoksa başka bir  yapıya mı dönüşsün diye beraberce düşünür karar alırız.

Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)
Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)

Giriş (Yapay Zeka İstatistiklerine Giriş)

Gelelim konumuza. Bir önceki makalede bu konuyla ilgili teknik detayları şöyle bir ele almıştık. Şimdi konunun ciddiyetini güncel ya da açıklanmış son istatistiklerle güçlendirelim. Hatta bu yazıda “Yazdığın herhangi bir makalede bilgiyi nerelerden özümsüyorsun?” “Bu noktada kaynakların nereler?” “Nerelerden besleniyorsun?” sorularının cevabını vermesi için de önemli bir yazı. Bu yazıda vereceğim linkleri dikkatlice değerlendirmenizi ve sık kullanılanlarınıza eklemenizi öneririm. Tabi bu linklerin haricinde on yıllardır birikmiş binlerce link var ama bunları tanıtmaya gücüm ve zamanım tabi ki yetmeyecek. İstatistik ne kadar önemli tekrar hatırlamalıyız. Aklına geleni gerçek zannedip şizofren davranış gösteren bireyler gibi davranmayalım, davranmayın.

Bu yazıda sunulan yapay zekâ istatistikleri, bu teknolojinin artık ana akım haline geldiğini ve önümüzdeki on yılda daha da yaygınlaşacağını açıkça gösteriyor. Bu durum, siyasal partiler, STK’lar, işletmeler ve bireyler için hem heyecan verici fırsatlar hem de zorluklar sunuyor. Yapay zekanın potansiyelini en üst düzeye çıkarmak ve olumsuz etkilerini en aza indirmek için, bu teknolojinin felsefi boyutlarını da göz önünde bulundurmak önemli.

Gelin biz oradan başlayalım çünkü felsefesiz bilgi tatsız tuzsuz bir şey.

Antik Yunan filozofları, insan ve teknoloji arasındaki ilişkiyi yüzyıllar önce sorgulamaya başladılar. Platon’un “Devlet”inde, ideal toplumun nasıl olması gerektiği üzerine düşünürken, bence proto düzeyde yapay zekanın potansiyel faydalarını ve tehlikelerini de göz önünde bulundurdu. Aristoteles ise mantık ve etik üzerine çalışmalarıyla yapay zekanın temellerini oluşturmaya katkıda bulundu.

Fransız Aydınlanma Düşünürleri, aklın ve ilerlemenin gücüne inanıyordu. René Descartes, “Düşünüyorum, öyleyse varım” sözüyle bilinir ve bu söz bende, yapay zekanın bilinç ve öz farkındalık geliştirme potansiyelini de gündeme getiriyor. Jean-Jacques Rousseau ise toplum sözleşmesi ve bireysel özgürlük kavramlarını vurgulayarak, yapay zekanın etik ve sorumlu bir şekilde geliştirilmesi gerektiğini savundu diyemez miyiz?

Amerikan pragmatistleri, fikirlerin pratik sonuçlarına odaklandı. John Dewey, teknolojinin insan deneyimini iyileştirmek için kullanılabileceğini savundu. Bu bakış açısı, yapay zekanın eğitim, sağlık ve diğer alanlarda nasıl kullanılabileceğini düşünmemize yardımcı olabilir.

John Stuart Mill, faydacılık felsefesini geliştirerek, eylemlerin sonuçlarının ahlaki değerini belirlediğini savundu. Bu bakış açısı, yapay zekanın geliştirilmesi ve kullanımıyla ilgili etik kararlar vermemize yardımcı olabilir.

Frankfurt Okulu, teknolojinin toplumdaki rolünü eleştirdi. Theodor Adorno ve Max Horkheimer, teknolojinin insanları köleleştirebileceğini ve yabancılaşmaya yol açabileceğini savundu. Bu bakış açısı, yapay zekanın potansiyel olumsuz etkilerini göz önünde bulundurmamıza ve bu teknolojinin insan özerkliğini ve özgürlüğünü nasıl etkileyebileceğini düşünmemize yardımcı olabilir.

Yapay zekanın önde gelen isimleri de bu teknolojinin geleceği hakkında kendi görüşlerini paylaştılar. Mesela Alan Turing, yapay zekanın insan zekasını aşma potansiyeline sahip olduğuna inanıyordu. Elon Musk ise yapay zekanın “nükleer silahlardan daha tehlikeli” olabileceğini savundu. Bence her iki fikir de doğru ama felsefe tarihinde ulaşılacak noktasın net olduğunu, gerekli araştırmaları yaparsanız görebilirsiniz.

Buralarda lafı çok fazla uzatmak istemiyorum çünkü burada belirttiğim isimlerin neredeyse tamamı (Elon’u hariç tutmamız olası) bilim adamlarının bir ömür boyu çalıştığı ve anlattığı isimler. Biz hemen çok lezzetli istatistiklere bu temel felsefe öngörülerinin ışığında geçelim.

Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)
Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)

Önemli Gördüğüm Yapay Zekâ İstatistik Okumalarım

Şimdi, konu net anlaşılsın ve istatistiklerin bize neyi anlattığını hızla göstermek için bariz istatistikleri sizler için derledim. Çok daha fazla konuda bu istatistikler derinleştirilebilir fakat bizim için şu anda önemli olan bir önceki makalede anlattıklarımın ne kadar tutarlı – geçerli olduğunu sizlere göstermek.

Bence keyifli olacak, haydi başlayalım.

Yapay Zeka İstatistikleri Genel Görünüm

  • McKinsey 2023 raporuna göre yapay zekâ önümüzdeki yıllarda dünya ekonomisine 25,6 trilyon dolarlık bir değer katabilir. Bu, ülkelerin ekonomik büyümelerini önemli ölçüde hızlandırabilecek ve küresel refahı artırabilecek muazzam bir potansiyel demek. (McKinsey, 2023)
  • Yapay zekâ, istihdamı tamamen ele geçirmeyecek, aksine dönüştürecek: Goldman Sachs’ın 2023 raporu, mevcut işlerin üçte ikisinin yapay zekâ tarafından kısmen otomatikleştirilebileceğini öngörüyor. Ancak önemli bir nokta var: Yapay zekâ, bu işleri tamamen ortadan kaldırmak yerine insan iş gücünü tamamlayacak ve güçlendirecek. Örneğin, tekrarlayan ve zaman alıcı görevleri üstlenerek çalışanların daha yaratıcı ve stratejik işlere odaklanmalarını sağlayabilir. (Goldman Sachs, 2023)
  • Yapay zekâ pazarı hızla büyüyor: Statista’nın 2023 verilerine göre, küresel yapay zekâ pazarı 2023 yılında yaklaşık 208 milyar dolar değerindeydi. Bu pazarın ise 2030 yılına kadar neredeyse 2 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu hızlı büyüme, yapay zekanın farklı sektörlerde yaygınlaşacağını ve birçok alanda yeni fırsatlar yaratacağını gösteriyor. (Statista, 2023)
  • ABD şirketlerinde yapay zekâ kullanımı oldukça yaygın: PwC’nin 2023 raporu, ABD şirketlerinin yüzde 73’ünün işlerinin bir noktasında yapay zekâ kullandığını belirtiyor. Bu istatistik, yapay zekanın Amerikan iş dünyasında giderek daha fazla entegre edildiğini vurguluyor. (PwC, 2023)
  • Yapay zekâ yatırımları hızlanıyor: Crunchbase verileri, 2023’te Amerikan startup yatırımlarının yüzde 25’inden fazlasının yapay zekâ ile ilgili şirketlere gittiğini gösteriyor. Bu oran, 2018-2022 yılları arasındaki yüzde 12’lik orana kıyasla önemli bir artış. Bu durum, yapay zekaya olan yatırım iştahının arttığını ve bu alandaki girişimciliğin desteklendiğini ortaya koyuyor. (Crunchbase, 2023)
  • Generatif yapay zekâ (ChatGPT gibi) çığır açıyor: Statista 2023 verileri, Kasım 2022’de piyasaya sürülen ChatGPT’nin beş günde bir milyon, iki ay içinde ise 100 milyondan fazla kullanıcıya ulaştığını gösteriyor. Bu, o dönem için en hızlı büyüyen tüketici uygulaması olması anlamına geliyor (rekor daha sonra Facebook’un Threads uygulaması tarafından kırıldı). Bu istatistik, yapay zekanın kullanıcı deneyimini nasıl değiştirebileceğinin ve yeni nesil uygulamaların ne kadar hızlı benimsenebileceğinin bir kanıtı. (Statista, 2023)
  • Generatif yapay zekâ hızla iş dünyasına entegre ediliyor: PwC’nin 2023 raporu, ChatGPT’nin piyasaya sürülmesinden sadece bir yıl sonra şirketlerin yüzde 54’ünün işlerinde generatif yapay zekâ kullandığını ortaya koyuyor. Bu, yapay zekanın iş süreçlerini dönüştürme potansiyelinin ne kadar hızlı realize edilmeye başlandığını gösteriyor. (PwC, 2023)
  • OpenAI yüksek değerlemeye ulaşıyor: ChatGPT’yi geliştiren OpenAI’ın Ekim 2023 itibariyle 90 milyar dolarlık bir değerlemeye sahip olma hedefi var. Bu durum, yapay zekâ alanında yenilikçi çalışmaların yatırımcılar tarafından ne kadar ilgi çekici bulunduğunun bir göstergesi. (New York Post, 2023)
  • Generatif yapay zekâ genç nesil arasında popüler: Insider Intelligence’ın 2023 verileri, generatif yapay zekâ kullanıcılarının yüzde 20’den fazlasının 25-34 yaş aralığında olduğunu ortaya koyuyor. Bu istatistik, yapay zekaya olan ilginin genç nesil arasında daha yüksek olduğunu ve bu teknolojinin geleceğinin genç kullanıcılar tarafından şekillendirilebileceğini düşündürüyor. (Insider Intelligence. 2023)

Siyasal partiler için, yapay zekâ seçim kampanyalarında ve politika oluşturmada önemli bir araç haline gelecek. Buna uyanmamakta direnen, aklıma gelenle hareket edeyim diyenler bir anda süpürülerek dışarıda bırakılabilir. Partiler, yapay zekâ tabanlı analitik araçlar kullanarak seçmen davranışlarını ve eğilimlerini daha derinlemesine anlayabilir ve bu bilgileri politika önerileri ve kampanya stratejileri olarak kullanabilirler. Ancak, yapay zekâ tarafından sunulan politika önerilerinin etik ve demokratik normlarla uyumlu olup olmadığına dair endişeler de bulunmalıdır.

STK’lar açısından, yapay zekâ toplumsal sorunların anlaşılması ve çözülmesinde önemli bir rol oynayabilir. Örneğin, yapay zekâ destekli veri analizi, çevresel sorunların belirlenmesi ve çevresel koruma stratejilerinin geliştirilmesine yardımcı olabilir. Ancak, bu teknolojinin kullanımının etik ve sosyal sorumluluklarını göz ardı etmemek önemlidir.

Şirketler için, yapay zekâ rekabet avantajı sağlama, operasyonel verimliliği artırma ve müşteri deneyimini iyileştirme potansiyeline sahiptir. Ancak, yapay zekanın iş gücü üzerindeki etkileri ve iş süreçlerindeki dönüşümü de dikkate alınmalıdır. İşletmeler, çalışanlarının beceri setlerini güncellemesi ve işyeri dönüşümü süreçlerine uyum sağlaması gerekebilir. Ayrıca, yapay zekâ kullanımının getirdiği veri güvenliği ve mahremiyet endişeleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Ki gelecekte bu konu konuştuğumuz başlıklar arasında en önemli konu olacaktır. Güvenlik tamamen dijitalleşmiş bir dünyada tüm yapıya felç geçirtebilir.


Yapay Zekanın İş Dünyasını Dönüştürmesi: Etkileyici İstatistikler

Yapay zekâ, hızla iş dünyasını dönüştürmeye devam ediyor. Aşağıdaki istatistikler, yapay zekanın işletmeler için potansiyel faydalarını ve giderek artan benimsenme oranını vurgulamaktadır:

  • İş dünyası liderleri, şu anda iş süreçlerinin %34’ünün makineler tarafından yürütüldüğünü tahmin ediyor. Bu, yapay zekanın otomasyon yoluyla işletmelerin verimliliğini artırabileceğinin bir göstergesi. (World Economic Forum, 2023)
  • Statista’nın 2023 raporuna göre, yapay zekayı benimseyen işletmeler ortalama %6 ila %10 arasında bir gelir artışı bekleyebilir. Bu istatistik, yapay zekanın sadece maliyetleri düşürmekle kalmayıp aynı zamanda satışları da artırabileceğini ortaya koyuyor.  (Statista, 2023)
  • Yapay zekâ, önümüzdeki on yılda işgücü verimliliği artışını 1,5 puan oranında yükseltebilir (Statista, 2023). Bu, yapay zekanın istihdamı tamamen ortadan kaldırmak yerine çalışanların daha üretken olmalarına yardımcı olabileceği anlamına geliyor. (Statista, 2023)
  • OpenAI’ın 2023 raporu, Ağustos 2023’e kadar Fortune 500 şirketlerinin %80’inden fazlasının ChatGPT’yi işlerinde kullandığını ortaya koyuyor. Bu istatistik, yapay zekaya dayalı metin oluşturma araçlarının iş dünyasında ne kadar hızlı benimsendiğini gösteriyor. (OpenAI, 2023)
  • Statista’nın 2023 verilerine göre, Amerikalı şirketlerin %46’sı ChatGPT kullanarak 25.000 ila 70.000 dolar arasında tasarruf sağladı. Bu, yapay zekanın maliyetleri düşürme potansiyelinin somut bir örneği. (Statista, 2023)
  • Gartner’ın 2023 raporu, kuruluşların %55’inin Ekim 2023 itibariyle yapay zekâ çözümlerini pilot olarak test ettiğini veya uyguladığını gösteriyor. Bu, yapay zekanın farklı sektörlerde giderek daha fazla kullanıldığını ortaya koyuyor. (Gartner, 2023)
  • Stratejistlerin %79’u, yapay zekâ gibi teknolojilerin önümüzdeki iki yıl içinde başarıları için kritik bir öneme sahip olacağını düşünüyor. Bu, yapay zekanın stratejik kararların alınmasında da önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor. (Gartner, 2023)
  • Stratejistlere göre, stratejik planlama ve uygulama faaliyetlerinin %50’si otomatikleştirilebilir. Şu anda ise bu faaliyetlerin yalnızca %15’i otomatikleştirilmiş durumda. Bu, yapay zekanın gelecekte iş süreçlerini nasıl köklü bir şekilde değiştirebileceğinin bir işareti. (Gartner, 2023)
  • Yapay zekanın telekomünikasyondaki küresel pazar büyüklüğü 2022 yılında 1,45 milyar dolardı. Bu rakamın 2023’ten 2030’a kadar %28,2’lik bir yıllık bileşik büyüme oranıyla artması bekleniyor. Bu istatistik, yapay zekanın telekomünikasyon sektöründe de önemli bir büyüme potansiyeli taşıdığını gösteriyor. (Grand View Research, 2023)
  • Benzer şekilde perakende sektöründe de yapay zekâ pazarının 2023’ten 2030’a kadar %30’luk bir yıllık bileşik büyüme oranıyla büyümesi öngörülüyor (Global Market Insights, 2023)
  • Her beş sektörden biri hizmet operasyonlarında ve kurumsal finansmanında yapay zekâ kullanıyor (Statista, 2023). Bu, yapay zekanın iş süreçlerini optimize etme ve maliyetleri düşürme potansiyelinin sektörler arası geçerli olduğunu ortaya koyuyor. (Statista, 2023)
  • Finans hizmetleri şirketlerinin %30’undan fazlası ürün geliştirmede yapay zekâ kullanıyor. Bu istatistik, yapay zekanın yenilikçi finansal ürünlerin yaratılmasında önemli bir rol oynadığını gösteriyor. (Statista, 2023)
  • Eğitim sektöründe yapay zekâ ile otomasyonun üç katına çıkması bekleniyor. Bu durum, yapay zekanın eğitim yöntemlerini ve öğrenci deneyimini nasıl değiştirebileceğini düşündürüyor. (Statista, 2023)
  • Güvenlik alanında yapay zekâ pazarının 2023 yılında 21 milyar dolar değerinde olduğu ve 2028 yılına kadar 50 milyar doların üzerine çıkması bekleniyor. Bu, yapay zekanın siber güvenlik ve fiziksel güvenlik alanlarında kritik öneme sahip olabileceğini vurguluyor. (Mordor Intelligence, 2023)
  • Giyilebilir teknoloji alanındaki yapay zekâ pazarı 2023 yılında 20 milyar dolar değerindeydi ve 2033 yılına kadar 230 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Bu istatistik, yapay zekanın sağlık ve fitness takip cihazları gibi giyilebilir teknolojileri nasıl dönüştürdüğünü gösteriyor. (Fact MR, 2023)

Siyasal partiler için, yapay zekanın otomasyonunun işgücü piyasasındaki değişimler üzerindeki etkisi tartışılmalıdır. Artan otomasyon, işçi sınıfının iş kaybı riskini artırabilir ve bu da siyasal arenada yeni politikaların gerekliliğini ortaya çıkartacak. Tabi bu politikaların tasarımı da problemin çıkış hızı ile orantılı bir kabiliyet üretme hızı – kapasitesi gerektirecek. Aynı zamanda, yapay zekanın kullanımıyla ilgili etik ve mahremiyet konularının da ele alınmadan ilerlenmeye çalışılması çok ama çok sakıncalı olacaktır. En doğrusu küresel etik kodların belirlenmesi için mekanizmalar kurulması ve bu mekanizmalar içerisinde aktif olarak yer almaktır. Aslında konu çok ama çok uzun.

STK’lar açısından, yapay zekanın gelir artışı ve operasyonel verimlilik üzerindeki olumlu etkileri, bu kuruluşların misyonlarını daha etkili bir şekilde gerçekleştirmelerine yardımcı olabilir. Ancak, bu teknolojinin adalet ve eşitlik ilkeleriyle uyumlu kullanımı ve toplumsal fayda sağlaması da önemlidir.

Şirketler için, yapay zekanın iş süreçlerini optimize etme ve maliyetleri düşürme potansiyeli büyük önem taşır. Ancak, bu durum iş gücü dinamiklerini değiştirebilir ve işletmelerin çalışanlarını yeniden eğitme ve dönüşüm süreçlerine yatırım yapma gerekliliğini ortaya çıkaracaktır.

Bence çok ama çok etkileyici, ya sizce?

Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)
Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)

İş Pazarı istatistikleri

  • McKinsey’in 2023 raporu, mevcut yapay zekâ teknolojilerinin günümüzde çalışanların zamanının %60 ila %70’ini alan görevleri otomatikleştirebileceğini belirtiyor. Bu durum, yapay zekanın birçok iş tanımını kökten değiştirebileceğini düşündürüyor. (McKinsey, 2023)
  • OpenAI’ın 2023 raporu, ABD’li çalışanların %80’inin işinin, en azından %10’unun yapay zekâ tarafından etkilenebileceğini öngörüyor. Bu istatistikler, yapay zekanın istihdam piyasasını önemli ölçüde etkileyebileceğini ortaya koyuyor. (OpenAI, 2023)
  • Statista’nın 2023 raporu, yapay zekâ kullanımının kurumsal çalışanların en az %20’sinin yeniden eğitim almasını gerekli kılabileceğini vurguluyor. Bu, yapay zekanın yeni beceriler öğrenme ve kariyerlerini geleceğe hazırlama ihtiyacını artıracağı anlamına geliyor. (Statista, 2023)
  • Yapay zekâ, bazı meslek gruplarını diğerlerinden daha fazla etkileyecek gibi görünüyor. Statista’nın 2023 raporuna göre, veri yönetimi pozisyonları yapay zekadan en çok etkilenen alanlardan biri olacak. Veri işleme görevlerinin %90’ı ve veri toplama görevlerinin %80’i yapay zekâ nedeniyle otomatikleştirilebilir. (Statista, 2023)
  • Forrester’ın 2023 araştırması, ABD’de yapay zekadan en fazla etkilenen meslek grubunun %78 ile hukuk sektörü olduğunu ortaya koyuyor. Bu istatistik, yapay zekanın hukuki metinlerin hazırlanması ve analizi gibi alanlarda giderek daha fazla kullanılabileceğini düşündürüyor. (Forrester, 2023)
  • ABD’li yetişkin çalışanların %52’si yapay zekanın işlerini elinden alacağından endişe duyuyor. Bu durum, yapay zekanın işgücü üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri hakkındaki yaygın kaygıları yansıtıyor. (Mitre, 2023)
  • Tech.co’nun 2023 raporu, işletmelerin %47’sinin yeni personel almak yerine yapay zekâ kullanmayı düşündüğünü ortaya koyuyor. Bu istatistik, yapay zekanın işgücü piyasasında yaratabileceği belirsizliklere işaret ediyor. (Tech.co, 2023)
  • Resume Builder’ın 2023 raporu, işletmelerin üçte birinin 2024 yılında çalışanlarını yapay zekâ ile değiştirebileceğini öngörüyor. Bu, yapay zekanın işgücü piyasasındaki dönüştürücü etkisinin hızla artabileceğini gösteriyor. (Resume Builder, 2023)
  • Aynı rapor, 2024 yılında işe alım yapan şirketlerin %96’sının yapay zekâ becerilerine sahip adayları tercih edeceğini belirtiyor. Bu durum, yapay zekâ ile ilgili yeteneklerin gelecekteki iş piyasasında giderek daha fazla değer kazanacağını vurguluyor. (Resume Builder, 2023)

Ekstra ne denir bilemedim.Konu gayet açık. Yol belli, nasıl ilerleniyor o da belli.

Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)
Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)

Yapay Zekâ Büyüme İstatistikleri

  • Statista’nın 2023 raporu, küresel yapay zekâ pazarının 2028 yılına kadar 1 trilyon doları aşmasının beklendiğini gösteriyor. Bu, 2023-2028 arasındaki yıllık büyüme oranının %40’a ulaşacağı anlamına geliyor. Bu rakamlar, yapay zekanın önümüzdeki yıllarda teknoloji sektörünün en önemli büyüme alanlarından biri olmaya devam edeceğini işaret ediyor. (Statista, 2023)
  •  Generatif yapay zeka, yapay zeka pazarının en hızlı büyüyen segmentlerinden biri. Aynı Statista raporuna göre, 2023 yılında küresel generatif yapay zekâ pazarının büyüklüğü 44,89 milyar dolara ulaştı. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’ndeki pazar ise 16,19 milyar dolarlık büyüklüğe erişti. Bu istatistikler, generatif yapay zekanın metin oluşturma, kod yazma ve tasarım gibi alanlarda giderek daha fazla kullanıldığını ortaya koyuyor. (Statista, 2023)
  • ABD, yapay zekâ alanında küresel bir lider olarak öne çıkıyor. Statista’nın 2023 verileri, 2023 yılında ABD’deki yapay zekâ pazarının büyüklüğünün 87,18 milyar dolar olduğunu gösteriyor. Bu durum, ABD’nin yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesinde ve benimsenmesinde öncü bir rol oynadığını vurguluyor. (Statista, 2023)
  • Kurumsal yatırımcıların yapay zekâ girişimlerine olan ilgisi de hızla artıyor. Statista’nın 2023 raporu, küresel ölçekteki şirketlerin yapay zekâ startup’larına yaptıkları yatırımların 2020’den 2022’ye kadar 5 milyar dolarlık bir artış gösterdiğini ortaya koyuyor. (Statista, 2023)
  • 2022 yılında yapay zekâ alanındaki toplam kurumsal yatırımın ise neredeyse 92 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. Bu veriler, yapay zekaya olan yatırım iştahının giderek arttığını ve bu teknolojinin geleceğine yatırımcıların büyük güven duyduğunu gösteriyor. (Statista, 2023)
  • Coğrafi dağılım açısından bakıldığında ise, Kuzey Amerika yapay zekâ pazarında önemli bir konuma sahip. Precedence Research’ün 2023 raporu, 2022 yılında generatif yapay zekâ pazarının %41’lik bir gelir payının Kuzey Amerika’ya ait olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, Kuzey Amerika’nın yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanımında önde gelen bir bölge olduğunu vurguluyor. (Precedence Research, 2023)

Geçmişte de benzer teknolojik değişimler yaşanmıştır. Sanayi Devrimi, işgücü piyasasında köklü değişikliklere neden olmuş ve bazı meslek gruplarını tamamen ortadan kaldırmıştır. Ancak, bu değişimlerin sonunda yeni meslekler ve fırsatlar ortaya çıkmıştır. Yapay zekanın işgücü üzerindeki etkilerini değerlendirirken, tarihsel örneklerden ders çıkarmak ve gelecekteki dönüşümün nasıl şekillenebileceğini anlamak önemlidir.

Yapay zekanın işgücü piyasasındaki etkileri, sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri derinleştirebilir. Yapay zekanın daha çok belirli meslek gruplarını etkilemesi ve bazı insanların işlerini kaybetmelerine neden olması, gelir eşitsizliğini artırabilir. Bu durum, sosyal yardım sistemlerinin ve eğitim politikalarının nasıl yeniden düşünülmesi gerektiği konusunda önemli bir felsefi tartışma başlatır.

Ayrıca, yapay zekanın işgücü piyasasındaki etkileri, bireylerin ve toplumun değer algısını da sorgulatır. Eğer insanlar artık işlerini yapay zeka tarafından yapılabilecekse, bireylerin kendilerini değerli hissetme ve toplumsal katkılarını sorgulama ihtimalleri artabilir. Bu durum, insanların mutluluk ve tatmin duygularını nasıl tanımladıkları ve başkalarına değer katmanın farklı yollarını aramaları gerektiği konusunda düşündürücüdür.

Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)
Yapay Zeka İstatistikleri: Nereye Gidiyoruz? (2023- 2024)

Yapay Zekanın Geleceği: Ufuktaki Parlaklık ve Sorunlar

Yapay zekanın geleceğine dair uzman görüşleri ve tahminler, bu teknolojinin potansiyel faydaları ve beraberinde getirebileceği zorlukları ortaya koyan istatistiklere bakalım.

  • McKinsey’in 2023 raporu, generatif yapay zekanın 2040 yılına kadar yıllık işgücü verimliliğini %0,1 ila %0,6 oranında artırabileceğini öngörüyor. Bu, yapay zekanın ekonomik kalkınmayı destekleme potansiyelini vurguluyor. (McKinsey, 2023)
  • Goldman Sachs’ın 2023 raporu, yapay zekanın küresel GSYİH’yi %7 oranında artırabileceğini iddia ediyor. Bu istatistik, yapay zekanın dünya ekonomisine önemli katkılarda bulunabileceğini düşündürüyor. (Goldman Sachs, 2023)
  • PwC’nin 2017 tarihli raporu, Çin’in yapay zekâ sayesinde 2030 yılına kadar GSYİH’sını %26 oranında artırabileceğini öngörüyor. Bu durum, yapay zekanın belirli ülkelerin ekonomik kalkınmasında lokomotif görevi görebileceğini gösteriyor. (PwC, 2017)
  • McKinsey’in 2023 raporu, generatif yapay zekanın 2030 yılına kadar şu anda gerçekleştirilen işlerin %30’unu otomatikleştirebileceğini ortaya koyuyor. Bu istatistik, yapay zekanın istihdam piyasasını önemli ölçüde dönüştürebileceğini düşündürüyor. (McKinsey, 2023)
  • Goldman Sachs ise yapay zekâ sistemlerindeki yeni gelişmelerin 300 milyon tam zamanlı işin otomasyonuna yol açabileceğini belirtiyor. Bu durum, yapay zekanın iş kaybına yol açabileceği yönündeki endişeleri güçlendiriyor. (Goldman Sachs, 2023)
  • Goldman Sachs’ın 2023 raporu, küresel yapay zekâ yatırımlarının 2025 yılına kadar 200 milyar dolara ulaşabileceğini tahmin ediyor. Bu, yapay zekâ alanındaki yatırım iştahının önümüzdeki yıllarda da yüksek kalmaya devam edeceğini gösteriyor. (Goldman Sachs, 2023)
  • Statista’nın 2023 raporu, generatif yapay zekâ pazarının 2023-2030 yılları arasında yıllık %24,4 oranında büyüyeceğini ve 2030 yılına kadar 207 milyar dolarlık bir pazar hacmine ulaşacağını öngörüyor. Bu veriler, yapay zekanın gelecekteki en önemli pazar alanlarından biri olmaya devam edeceğini işaret ediyor.  (Statista, 2023)
  • Yapay zekâ ile ilgili bir diğer önemli alan olan yapay zekâ çip pazarının ise 2027 yılına kadar 120 milyar dolarlık değere ulaşması bekleniyor. istatistik, yapay zeka teknolojilerinin gelişimi için güçlü bir altyapının gerekliliğine vurgu yapıyor. (Statista, 2023)
  • Omdia isimli araştırma kuruluşunun tarih belirtmeden yaptığı çalışma ise, küresel yapay zekâ yazılım gelirlerinin 2025 yılına kadar 100 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor. Bu veriler, yapay zekâ yazılımlarının gelecekteki teknoloji pazarında önemli bir yer edineceğini düşündürüyor.  (Omdia, Tarih Belirtilmemiştir)

Bu bölüm için saatlerce tartışabiliriz fakat özellikle Çin’in yapay zekâ teknolojisini benimsemesiyle ekonomik büyümenin artması bekleniyor olması bizim için de çok önemli. Bu durum, yapay zekâ teknolojisinin belirli ülkelerin ekonomik kalkınmasında önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor. Bu noktada Türkiye’nin de bu tip istatistiklerinin ele alınarak değerlendirilmesi çok ama çok önemli. Yapay zeka Çin gibi bir devletin büyüme potansiyelini katlarsa, bilinen jeopolitik analizlerinin tamamının yapısı ve “olgunluğa ulaşma” tarihleri değişecektir.


Yapay Zekâ Çağında Rekabette Bir Adım Önde Olmak: Felsefi Bir Bakış Açısı

Yapay Zeka ve Devletler: Varoluş Sorgulaması ve Yeni Bir Düzen

Yapay zekanın (YZ) yükselişi, devletler için birçok önemli soru ve zorluk ortaya koyuyor. Bu zorluklar, sadece YZ’nin düzenlenmesi ve kullanımıyla sınırlı değil, aynı zamanda devletlerin varoluşunu ve toplumların işleyişini de sorgulatıyor. Bu yazıda, YZ’nin devletler üzerindeki etkisini daha derinlemesine inceleyeceğiz ve varoluşsal bir bakış açısıyla yeni bir düzenin nasıl ortaya çıkabileceğini analiz edeceğiz.

1. Varoluş Sorgulaması

YZ’nin insan zekasını ve yeteneklerini aşma potansiyeli, devletlerin gücünü ve otoritesini sorgulamamıza yol açabilir. Birçok açıdan bu durum, Machiavelli’nin “Prens” eserinde dile getirdiği iktidar ve meşruiyet kavramlarını yeniden düşünmemizi gerektiriyor. Yani, mesela:

Siyasi Güç: YZ, devletlerin karar verme süreçlerinde ve siyasi gücün kullanımında önemli rol oynayabilir. Bu durum, geleneksel siyasi kurumların ve liderlerin rolünü ve işlevini sorgulamamıza yol açabilir. YZ, siyasi karar vermeyi daha rasyonel ve objektif hale getirebilir, ancak aynı zamanda demokratik hesap verebilirlik ve katılımı da zayıflatabilir.

Ulusal Güvenlik: YZ, otonom silah sistemleri ve gelişmiş gözetleme teknolojileri gibi alanlarda kullanılabilecek büyük bir askeri güce sahip olabilir. Bu durum, ulus devletlerin güvenliğini ve egemenliğini sorgulamamıza yol açabilir. YZ’nin kontrol altına alınması ve sorumlu bir şekilde kullanılması, uluslararası barış ve istikrar için kritik önem taşımaktadır.

Ekonomik Refah: YZ, otomasyon ve yeni iş modelleri yoluyla ekonomik refahı önemli ölçüde artırabilir. Ancak aynı zamanda iş kayıplarına ve gelir eşitsizliğinin artmasına da yol açabilir. Devletler, YZ’nin ekonomik faydalarının adil bir şekilde dağılmasını sağlamak için politikalar geliştirmelidir.

2. Yeni Bir Düzen

YZ’nin yükselişi, ulus devletlerin ve uluslararası sistemin temelini sarsabilecek yeni bir küresel düzenin ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu yeni düzende, geleneksel devletlerin yerini farklı aktörler alabilir:

Teknoloji Devleri: Google, Amazon ve Facebook gibi büyük teknoloji şirketleri, YZ alanındaki liderlikleriyle önemli bir siyasi ve ekonomik güce sahip olabilir. Bu durum, devletlerin bu şirketler üzerinde nasıl bir kontrol mekanizması oluşturacağına dair soruları gündeme getiriyor.Ki bugün bile yaptıkları tartışılır durumda.

Dijital Bilişsel Merkezler: YZ araştırmaları ve geliştirmeleri için önemli merkezler haline gelen şehirler ve bölgeler, yeni bir küresel güç merkezi haline gelebilir. Bu merkezler, YZ’nin kullanımıyla ilgili politikaları belirlemede ve uygulamadaki öncü rolü üstlenebilir. Yepyeni standart enstitülerine ihtiyaç duyulacak..

Uluslararası Kuruluşlar: Birleşmiş Milletler ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kuruluşlar, YZ’nin küresel ölçekte yönetilmesi ve düzenlenmesi için yeni mekanizmalar geliştirmek zorunda kalabilir. Bu durum, uluslararası iş birliği ve koordinasyon ihtiyacını artırıyor. Büyük kuvvetler işlerine geldiği gibi bu alanları hızlı ya da yavaş kullanarak hazırlıksız ülkeleri kündeye alacaktır. Emin olduğum en önemli nokta budur.

3. Sorular ve Zorluklar

YZ’nin devletler ve toplumlar üzerindeki etkisiyle ilgili birçok soru ve zorluk var.Bunlarla ilgili aklıma gelen soruları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu şekilde beraber düşünebiliriz.

Etik ve Yasal Çerçeve: YZ’nin geliştirilmesi ve kullanımıyla ilgili etik ve yasal ilkeler neler olmalı? Yapay zekanın insan hakları, mahremiyet ve güvenlik gibi temel değerlere uygun olduğundan nasıl emin olunacak?

Kamu Politikaları: Devletler, YZ’nin araştırılması, geliştirilmesi ve kullanımı için ne tür politikalar geliştirmeli? YZ’nin kamu hizmetlerinde, altyapıda ve savunmada nasıl kullanılacağına dair kurallar neler olmalı?

Eğitim ve Yeniden Eğitim: YZ’nin işgücü piyasası üzerindeki etkisine nasıl uyum sağlanacak? Otomasyonun iş kaybına yol açması durumunda, işsiz kalanlara nasıl yardımcı olunacak? Eğitim ve yeniden eğitim programları nasıl geliştirilecek?

Uluslararası İş Birliği: YZ’nin küresel ölçekte nasıl yönetileceği ve düzenleneceği konusunda uluslararası iş birliği ve koordinasyon nasıl sağlanabilir? Farklı ülkeler arasında YZ teknolojisi ve veri paylaşımıyla ilgili kurallar neler olmalı?

Sosyal Etki: YZ’nin toplum üzerindeki sosyal ve kültürel etkisi ne olacak? YZ, işçi sınıfı ve orta sınıf arasındaki eşitsizliği artıracak mı? YZ’nin artan otomasyonu, insan emeğinin ve yaratıcılığının değerini nasıl etkileyecek?

4. Geleceğe Bakış

YZ’nin devletler ve toplumlar üzerindeki etkisi, önümüzdeki yıllarda netleşecek. Bu dönüşümün nasıl gerçekleşeceği ve devletlerin bu süreçte hangi rol oynayacağı belirsizliğini koruyor. Ancak YZ’nin, insanlığın geleceği için önemli bir fırsat ve risk sunduğuna şüphe yok. Bu nedenle, YZ’nin etik ve sorumlu bir şekilde geliştirilmesi ve kullanılması için ulusal ve uluslararası düzeyde kapsamlı bir tartışma ve iş birliği gereklidir.

Türkiye için ise Grand Plan en önemli sorun olarak önümüzde duruyor. Grand planımız neden belirsizlikler içerisinde duruyor. Bu sis örtüsü kalkmadan Çin, ABD ve AB’yi nasıl yakalayacağız?


Sonuç

Yapay Zekânın dokunmadığı sektör kalmayacak. Bugüne kadar yetişen tüm iş gücü bir şekilde ya yeniden eğitilmek durumunda ya da yepyeni sektörlere geçmek zorunda. Ki bu noktada yeni sektörleri için de eğitilmek zorunda kalacaklar. Peki bu durumda ne olur dersek, aklıma ilk gelen şey en az 2 eski neslin bu işten en çok zarar gören, özellikle de Z neslinin en büyük avantajı elde edeceğini öngörüyorum. Ve hatta Alfa ve Beta nesillerinin tahminlerden önce aktif şekilde ve hatta reşit değilken bile iş-siyaset hayatına girebileceğini “hissediyorum”.

Bu dönüşüm eğer dünya 2029 yılına doğru düğümlenmesini öngördüğüm küresel problemler “nazikçe” çözülürse, bu gelişme hızıyla 2038-45 bandında yaşadığımız günleri ortaçağ kadar geride gösterebilecek bir düzeni yaratacak.

Bu yıllar aynı zamanda 6G ve kuantum bilgisayarlarının da hayatımıza girip, olgunlaştığı dönemlere işaret ettiğinden kırılım tahmin edilenin ötesinde büyük olacak. Bu esnada Türkiye Cumhuriyeti devleti kökünde bulunan bazı sloganları bu teknolojik kırılım için biraz değiştirerek seferberlik düzeyinde harekete geçmek için 1 saniye bile kaybetmemelidir.

Çünkü bu sefer şirketler, devletler, STK’lar, siyasal partiler ya da kendi halince bir kahveci ya da manav bile birkaç saniye içerisinde “olduğu formdan uzaklaştırılabilecek-farklılaştırılabilecek” hızda bir dünyada var olma durumunda olacaktır.

Son söz: Tekrar edeyim; sanırım bu sezon içerisinde yayınlayacağım 2 yazı daha olacak. Sonrasında Eylül ayında tekrar görüşeceğimizi umuyorum. Belki biraz sıkılır isem Ağustos gibi yavaş yavaş bir şeyler yazmaya devam edebilirim.

Hoşçakalın.  

Yorum yapın

Emeğe Saygı :)